tag:blogger.com,1999:blog-204012972024-03-13T21:33:12.306+03:00EtnobotanikBu blog Türkiye'de ve dünyada Etnobotanik konusundaki gelişmeleri paylaşmak amacıyla oluşturulmuştur.
Etnobotanikle ilgili haberlere, projelere, kaynaklara ve duyurulara ulaşabilir, siz de kendi verilerinizi iletebilirsiniz. Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comBlogger78125tag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-63174623481941635892015-12-20T23:01:00.002+02:002015-12-20T23:01:12.844+02:001. Ulusal Bitki Biyolojisi Kongresi<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-3s1vh7bKXJw/VncPw5I-bPI/AAAAAAAABxI/yiieU13Bt1I/s1600/Screen%2BShot%2B2015-12-20%2Bat%2B22.28.52.png" imageanchor="1"><img border="0" height="181" src="http://3.bp.blogspot.com/-3s1vh7bKXJw/VncPw5I-bPI/AAAAAAAABxI/yiieU13Bt1I/s400/Screen%2BShot%2B2015-12-20%2Bat%2B22.28.52.png" width="400" /></a><br />
Flora Araştırmaları Derneği ve İzzet Baysal Üniversitesi işbirliğiyle 1. Bitki Biyolojisi Kongresi 2-4 Eylül 2015'te Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nde gerçekleştirildi. Ali Nihat Gökyiğit'in 'Doğa ve Barış' konulu sunumu ile açılan kongre, paralel salonlarda iki gün boyunca devam eden yoğun sunumlarla bitki biyolojisinin farklı dallarını kapsamaya çalıştı. Kaybettiğimiz iki değerli hoca, Asuman Baytop ve Betül Tütel anısına anma oturumları yapıldı.<br />
İki ayrı etnobotanik oturumunda Iğdır, Denizli-Acıpayam, Nevşehir'in güney ilçeleri, Pertek-Tunceli, Yenice-Çanakkale, Bozkır-Konya, Karlıova- Bingöl yörelerinde yapılan etnobotanik çalışmalar anlatıldı. Bu kongrede etnobotanik sunum ve posterlerin çokluğu ve gerek
oturumların sonunda gerek kapanış oturumunda bu konuda yöneltilen
sorular, sorunlara değiniler bu alanda yepyeni bir ilginin
belirtileriydi ve niceliğin yanında niteliğin de artmaya başladığını
görmek çok sevindiriciydi.<br />
<br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-lqQfcFegqDE/VncUgVhD3MI/AAAAAAAABxg/XhHGnYR1uR4/s1600/Screen%2BShot%2B2015-12-20%2Bat%2B22.49.27.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://2.bp.blogspot.com/-lqQfcFegqDE/VncUgVhD3MI/AAAAAAAABxg/XhHGnYR1uR4/s200/Screen%2BShot%2B2015-12-20%2Bat%2B22.49.27.png" width="136" /></a><a href="https://4.bp.blogspot.com/-pwerSJ672SI/VncRztAsrcI/AAAAAAAABxQ/HsZWBYmP7q8/s1600/Screen%2BShot%2B2015-12-20%2Bat%2B22.37.50.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="184" src="http://4.bp.blogspot.com/-pwerSJ672SI/VncRztAsrcI/AAAAAAAABxQ/HsZWBYmP7q8/s320/Screen%2BShot%2B2015-12-20%2Bat%2B22.37.50.png" width="320" /></a>Ben de bu yaz içinde İznik'te ziyarete hazır hale getirdiğimiz Sepethane'ye de değinen 'Biyokültürel Mirasın bir ögesi olarak Sepetçilik' başlıklı bir sunum yaptım. Sunumun ertesi günü Gülay Ecevit Genç, Tekirdağ Çorlu'da Karamehmet köyünde yaşamış anneannesinin annesi Habibe Tan'ın mısırdan ördüğü ve annesinin anı olarak sakladığı yer hasırını getirdi göstermek için. Gülay'ı bu güzel hasır örgüyle birlikte fotoğrafladım, kendisine içtenlikle teşekkür ederim. </div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-6427720901572831742015-05-04T17:36:00.000+03:002015-05-04T17:36:08.377+03:00<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: center;">
<b>11-12 Nisan 2015 Etnobotanik atelyesi- işliği</b></div>
<div style="text-align: center;">
<b>Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi (NGBB)</b></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-agcw-35HJ8Y/VUd9bntVPhI/AAAAAAAABjs/8A7ec_cLNAo/s1600/Screen%2BShot%2B2015-04-23%2Bat%2B17.33.03.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="232" src="http://4.bp.blogspot.com/-agcw-35HJ8Y/VUd9bntVPhI/AAAAAAAABjs/8A7ec_cLNAo/s320/Screen%2BShot%2B2015-04-23%2Bat%2B17.33.03.png" width="320" /></a></div>
2015'in ilk etnobotanik atelyesi Nisan'ın ikinci hafta sonunda Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi'nde yapıldı. Gerek hava koşulları, gerekse sunumların çeşitliliği açısından çok şanslı, küçük bir grup katılımcı vardı... Konya Selçuk Üniversitesi'nden Osman Tugay'ın üç yüksek lisans öğrencisi: Fatma Turalı, Sercan Karagöz ve Ali Karakaya; İstanbul Üniversitesi Prehistorya'da yüksek lisans yapan Cihan Baltepe, Coğrafya Bölümünden lisans öğrencisi Hasan Kandemir, Marmara Üniversitesi Biyoloji lisans son sınıf öğrencisi ve NGBB gönüllüsü Büşra Turan ile kırsalda yaşamaya karar vermiş emekliler Selcay Özçelik ve Tümay Tuncer katıldı. NGBB'den Özge Usta ile Burçin Çıngay bize uygulama çalışmalarında destek verdi. Bu kez her zamanki sunum destekçilerinden Prof. Tuna Ekim ve Gülru Hotinli'nin yanı sıra NGBB yöneticisi Prof. Adil Güner ve Uluslararası Tarımsal Çeşitlilik Araştırma Platformu'ndan Dunja Mijatoviç' de birer sunumla katkı sundular. İki günde çok yoğun bir programla etnobotanik alanının çeşitliliğine uygun bir atelye gerçekleştirdik. Farklı disiplinlerden katılımcıların varlığı, Vikipedi formatında bitki sunma çabaları ve NGBB'nin yeni Herbaryumunu görmek bu yıl da benim için gerçek bir mutluluk kaynağı oldu. Adil hoca İstanbul Adası'nda geç açan sakura baharı ağaçlarından birkaçını göstererek bahçenin gizlerine beni ortak etti. Tüm katılımcılara ve bu atelyenin gerçekleşmesinde emeği geçenlere sonsuz teşekkürler.<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-D5XYDEIJYa8/VUd9XWc7kVI/AAAAAAAABjY/6FaPEtQzogI/s1600/Screen%2BShot%2B2015-04-23%2Bat%2B17.31.40.png" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="233" src="http://3.bp.blogspot.com/-D5XYDEIJYa8/VUd9XWc7kVI/AAAAAAAABjY/6FaPEtQzogI/s320/Screen%2BShot%2B2015-04-23%2Bat%2B17.31.40.png" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Tuna hoca katılımcılara sertifikalarını verirken<b><br /></b></td></tr>
</tbody></table>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-fIlC2sRU9I8/VUd9NOt79fI/AAAAAAAABjE/OAflX0oUpq4/s1600/Screen%2BShot%2B2015-04-23%2Bat%2B17.31.18.png" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="207" src="http://4.bp.blogspot.com/-fIlC2sRU9I8/VUd9NOt79fI/AAAAAAAABjE/OAflX0oUpq4/s320/Screen%2BShot%2B2015-04-23%2Bat%2B17.31.18.png" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Çardak'taki dersliğimiz</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-8Rs5D_4d1wA/VUd9YSqTT8I/AAAAAAAABjk/zwE-CRsfFVc/s1600/Screen%2BShot%2B2015-04-23%2Bat%2B17.32.42.png" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/-8Rs5D_4d1wA/VUd9YSqTT8I/AAAAAAAABjk/zwE-CRsfFVc/s320/Screen%2BShot%2B2015-04-23%2Bat%2B17.32.42.png" width="244" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Burçin Çıngay sorumlusu olduğu herbaryumda bitki örnekleri üzerinde bilgi verirken</td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-jH-h12rRQ5E/VUd9daNlTUI/AAAAAAAABj0/iwwIOlLDdns/s1600/Screen%2BShot%2B2015-04-23%2Bat%2B17.34.36.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://1.bp.blogspot.com/-jH-h12rRQ5E/VUd9daNlTUI/AAAAAAAABj0/iwwIOlLDdns/s200/Screen%2BShot%2B2015-04-23%2Bat%2B17.34.36.png" width="192" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-Bko2EHToI3A/VUd9ezLsfVI/AAAAAAAABj8/Cn350W9EX_E/s1600/Screen%2BShot%2B2015-04-23%2Bat%2B17.34.49.png" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="272" src="http://3.bp.blogspot.com/-Bko2EHToI3A/VUd9ezLsfVI/AAAAAAAABj8/Cn350W9EX_E/s320/Screen%2BShot%2B2015-04-23%2Bat%2B17.34.49.png" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Burçin Çıngay bitki presleme konusunda açık hava dersinde </td></tr>
</tbody></table>
</div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-26030594580049249262014-12-27T12:23:00.000+02:002015-01-06T16:45:42.985+02:00Ballarımız Amerikada 3 ödül kazandı<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-oBdx2k4ECLE/VJ55b0OoAuI/AAAAAAAABMA/p0efflXGDbU/s1600/Award%2Bfor%2Bhoney.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-oBdx2k4ECLE/VJ55b0OoAuI/AAAAAAAABMA/p0efflXGDbU/s1600/Award%2Bfor%2Bhoney.jpg" height="320" width="238" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">25.12.2014- foto: Kristen Terry</td></tr>
</tbody></table>
North Corolina Asheville'de kurulmuş 'Center for Honeybee Research' merkezinin her yıl düzenlediği 'Siyah Kavanoz Bal Yarışması'na bu yıl Türkiye'den üç katılım oldu. Sevgili doğal arıcılık öğretmenimiz Debra Roberts 2014 sonbaharında bizleri ziyaret ettiğinde bal örnekleri de götürdü bu yarışmaya. İznik'ten geçen kışa doğru aldığım bahçe balımın 'floral' dalda, Datçalı arıcı Alper Kuyucu'nun kekik balının 'herbal' dalında ve İstanbul Arı Yetiştiricileri Birliği başkanı Onur Çilenk'in kestane ve komar balının 'dark woodland' dalında ödül aldığını öğrendik. Ödül kurdelası, yazısı ve sembolik ödül çeki postayla geldi. Merkez ve yarışma ile ilgili daha çok bilgi için bkz: http://www.chbr.org/2015BlackJarHoneyContest.aspx<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-hPNG9b7YBi0/VJ6GHdOwMLI/AAAAAAAABMQ/vv2Hg9J5nLA/s1600/Debra%2Band%2Bme_Filiz.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-hPNG9b7YBi0/VJ6GHdOwMLI/AAAAAAAABMQ/vv2Hg9J5nLA/s1600/Debra%2Band%2Bme_Filiz.jpg" height="320" width="217" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Debra ile kovana bakarken, 2014- foto: Filiz Telek</td><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><br /></td><td class="tr-caption" style="text-align: center;"></td><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><br /></td></tr>
</tbody></table>
Debra'ya bu keyfi yaşattığı, balımın değerini daha iyi bilmemi sağladığı, arı kızlara sevgiyle yaklaşmayı, korkmadan ilişki kurmayı öğrettiği için çok teşekkür ederim.<br />
Çok azını aldığım balın kaynak bitkilerini bilmiyorum, bunu bir polen araştırmasıyla Uludağ Üniversitesi'nde yapmak şart oldu. Tahminim, sonbaharda en yoğun çiçekte olan biberiye, lavanta, oğulotu (<i>Melissa officinalis</i>), hodan (<i>Borago officinalis</i>), göksırım otu (<i>Pseudolysimachion
longifolium</i>), fazelya (<i>Phacelia tanacetifolia</i>) ve ezan çiçeğinin (<i>Oenothera
glazioviana</i>) harmanıdır bu bal. Fazelyayı geçen yıl ekmeye başladım, Meyvelitepe'den Jale ve İsmail bey sağolsun tohumlarını paylaştılar. Fazelyanın uzun süre çiçek vermesinden çok memnunum, bu sonbaharda yine ektim.<br />
2009'dan beri bahçemi iki kovan arıyla paylaşıyorum. Bazan kovan sayıları artıyor bazen azalıyor, ama hiç yediyi geçmedi. Aziz amca, Ümmet, Muzaffer Sarı ve kızı Seza, Ayşegül Gökçe, hepsi yardımcı oldular bu süreçte. Geçen kış yeterince soğuk olmadı, sürekli dışardaydı arılar ve bu onlara yaramadı, çoğunu kaybettim. İznikli arıcı arkadaşımız Nihat Çakmak sağolsun, yeni arılarla destek oldu. Balımız az olsa da arılarımız bol çiçekli ve meyveli bir bahçe sunuyor ve daha sağlıklı bir çevrede yaşamanın her canlı için şart olduğunu anımsatıyorlar. </div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-82792925690755470792014-11-30T14:20:00.000+02:002014-11-30T14:20:40.531+02:00VI. ULUSLARARASI ETNOBOTANİK KONGRESİ (ICEB 2014- CORDOBA)<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-rXg6ZnoCO-Q/U62iHudtnbI/AAAAAAAAA84/X4WQVZkY70g/s1600/Screen%2BShot%2B2014-06-27%2Bat%2B19.55.22.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-rXg6ZnoCO-Q/U62iHudtnbI/AAAAAAAAA84/X4WQVZkY70g/s1600/Screen%2BShot%2B2014-06-27%2Bat%2B19.55.22.png" /></a></div>
ICEB Kongresi ikinci kez İspanya Cordoba'da toplandı. 1992 yılında gerçekleştirilen ilk Uluslararası Etnobotanik Kongresi'ne ev sahipliği yapan Cordoba Botanik Bahçesi'nde 22 yıl sonra yeniden toplandı etnobotanikçiler, biyologlar, antropologlar, eczacılar, genetikçiler, eko-turizmciler. İlk kongreyi düzenleyen, o zaman Botanik Bahçesinin kurucu müdürü olan J. Esteban Hernández Bermejo bu kongrenin de başkanıydı. Onursal başkan ise İspanyol botaniğine ve etnobotaniğine de büyük katkılar yapmış olan Prof. Vernon Heywood idi. Açılışta Heywood ilk kongreden bu yana, 1990'ların başından bugüne etnobotanikte geçirilen değişimleri özetleyen olağanüstü bir konuşma yaptı.<br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-sFb2t9sE37g/VHrrMgxkJsI/AAAAAAAABIo/bqux3CP0VcU/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-30%2Bat%2B12.00.53.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-sFb2t9sE37g/VHrrMgxkJsI/AAAAAAAABIo/bqux3CP0VcU/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-30%2Bat%2B12.00.53.png" height="242" width="320" /></a>Etnobotanik alanının bugün geçmişe kıyasla özellikle gıda, beslenme kültürü ve az yetiştirilen tarım ürünlerini kapsadığını; yerel bilginin sömürülmesinden yerel halkın bilgisinin önemsendiği, varsa kazanç paylaşımı esaslı, yerele geri dönüşümün sağlanmaya çalışıldığı daha etik bir sürece geçildiğini anlattı. Etnobotaniğin daha çok disiplini içeren, daha sistematik, daha yeni teknolojilere açık (bioinformatik, moleküler taksonomi gibi) bir alan olmaya başladığını ve bu süre içinde yayın sayısının da olağanüstü arttığını belirtti. 2003 Cartagena, 2010 Nagoya sözleşmelerine ve 2012 yılında Brezilya'da Aichi'de toplanan, 2011- 2020 dönemi için biyolojik çeşitliliğin korunması Stratejik Planını oluşturan (http://www.cbd.int/sp/targets/) UN ülkeleri birliğine değindi. Son 20 yılda arkeobotanik ya da etnoarkeobotanik dediğimiz alanlarda çalışan etnobotanikçilerin bitkilerin evcilleştirilme süreçleri, ön-evcilleştirme ve bitki kökenlerine ait çok önemli çalışmalar yaptığını söyledi. WHO'nun tıbbi bitki toplama standartlarından, yeni tıbbi bitkiler bulunması konusunda yapılan daha eleştirel çalışmalardan da bahsetti. Giderek birçok ülkede yararlı bitkilerin ve yerel kültürel değerlerin envanterleme, veri tabanlarına aktarım çalışmalarının başladığını anlattı. Bu sözlerini takiben Manuel de Pardo İspanya Biyoçeşitliliğe İlişkin Geleneksel Bilgi Veritabanı'nı nasıl oluşturduklarını aktardı. Kültür Bakanlığı sponsorluğunda yaklaşık 20 kuruma bağlı 60'ın üzerinde araştırmacının katılımıyla veri tabanı ve raporlamayı nasıl bölüm bölüm oluşturduklarını anlattı. İlk etapta en önemli, bilimsel yayınların taranarak bitkilere, hayvanlara, mineral kullanımlarına ve farklı ekolojik koşullarda insan aktivitelerine ilişkin yazılı bilgilerin derlendiğini ve bunların hem bir check-list hem de ayrı fişler halinde derlendiğini belirtti. 2017 de tamamlanması planlanan envanterin ilk etap çalışma sonuçlarının yakında web üzerinde yayımlanacağını da ekledi. Örneğin bu envanterde bir bağın, meyve bahçesinin ya da meranın nasıl kullanıldığı da yer alacak. Bu konu bizi de çok ilgilendirdiğinden yayın sonrası daha ayrıntılı bir duyuru yapmayı düşünüyorum.Aynı ekipten Joan Valles, bu envanteri yaparken adları nasıl derlediklerini aktardı, Lauro Aceituno Mata sınıflamada neleri esas aldıklarını anlattı. <br />
Toplam 4 günde 13 paralel sempozyum gerçekleşti, bunlar arasında çok ilginç oturumlar, tartışmalar ve poster sunumları da oldu.<br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-pF0hu-x8Dno/VHr9KrZNinI/AAAAAAAABI8/FveuCfhN_GI/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-30%2Bat%2B12.27.38.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-pF0hu-x8Dno/VHr9KrZNinI/AAAAAAAABI8/FveuCfhN_GI/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-30%2Bat%2B12.27.38.png" height="149" width="200" /></a>Yüzü aşkın sunum ve herhalde birkaç yüz postere burada değinmek olanaksız, ama özellikle La Mancha'dan Jose Fajardo ve Alonso Verde adlı iki etnobotanikçinin geleneksel bilgiyi ve biyoçeşitliliği tanıtmaya ve korumaya- paylaşmaya yönelik eko-turizmle ilgili sunumlarını ve 13. oturumda yer alan Meksika, Uruguay gibi ülkelerden katılan sunumları anmadan geçemeyecegim.<br />
Ekoturizmin de artık ayrı toplantıları ve deklarasyonları olduğunu buradan öğrendim. 2012'de- Kanada Quebec deklarasyonunun yerel ürünleri öne çıkaran yerel küçük şirketler önerdiğini de... İspanya'nın bu küçük kırsal bölgesinde gerçekleştirilen, ekolojik değerleri, biyoçeşitliliği, yerel bilgiyi öne çıkartan bilimsellikten kaynak alan turizm örneklerine keşke ülkemde de başlansa dedim. Umarım vardır, ben bilmiyorumdur.<br />
ICEB 2014'teTürkiye'den 4 kişiydik. Geçen kongrede sevgili Hüsnü Can Başer'le İstanbul elini götürmüştük Arjantin'e. Bu kez benden başka İstanbul Marmara Üniversitesi'nden Gizem Bulut ve Ahmet Doğan ile İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Yunus Doğan katıldılar tebliğleriyle. 2 den 4'e çıktık, belki bir sonrakinde 8 kişiyle kalabalık bir grup olarak katılırız. <br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-FCsoye7ZE0c/VHsBvsiaTEI/AAAAAAAABJI/bvIs0swnrM8/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-30%2Bat%2B12.26.23.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-FCsoye7ZE0c/VHsBvsiaTEI/AAAAAAAABJI/bvIs0swnrM8/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-30%2Bat%2B12.26.23.png" height="320" width="241" /></a>Cordoba Botanik Bahçesi içinde 1992'deki kongre onuruna bir Etnobotanik Müzesi oluşturulmuş, bu kongre için ise bu müzede dev bir sepet-hasır sergisi hazırlamışlardı. Kendi koleksiyonlarından olduğu kadar farklı kişi ve kurumlardan ödünç alarak gerçekleştirdikleri bu sergide özellikle Endülüse özgü üç ana malzemeden örnekler vardı: Esparto otu (<i>Stipa tenacissima</i>), Palmiye (fan palm- <i>Chamaerops humilis</i>) ve hasır örmekte yararlanılan kova otu/ <i>Typha. </i><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-o8sV89E6XYM/VHsDcATdGwI/AAAAAAAABJU/zDvQ3_bRmGE/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-30%2Bat%2B13.41.02.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-o8sV89E6XYM/VHsDcATdGwI/AAAAAAAABJU/zDvQ3_bRmGE/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-30%2Bat%2B13.41.02.png" height="236" width="320" /></a><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-Tu2MrqlikMc/VHsDh2PS7sI/AAAAAAAABJs/VZc_KGnpeh0/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-30%2Bat%2B13.43.44.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-Tu2MrqlikMc/VHsDh2PS7sI/AAAAAAAABJs/VZc_KGnpeh0/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-30%2Bat%2B13.43.44.png" height="123" width="200" /></a></div>
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-3Zwm7a-DfZg/VHsDdPCDz5I/AAAAAAAABJY/nPR-3AExmko/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-30%2Bat%2B13.41.35.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-3Zwm7a-DfZg/VHsDdPCDz5I/AAAAAAAABJY/nPR-3AExmko/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-30%2Bat%2B13.41.35.png" height="125" width="200" /></a><br />
Sepet ve hasırlardan arı kovanlarına, çocuk oyuncaklarından bisiklet
selelerine ve yelpazelere dek her türlü ürünü göstermesi bakımından
olağanüstü bir sergiydi.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-3klIcAHetZg/VHsDe8QNPuI/AAAAAAAABJk/COcp1id_J4U/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-30%2Bat%2B13.42.24.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-3klIcAHetZg/VHsDe8QNPuI/AAAAAAAABJk/COcp1id_J4U/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-30%2Bat%2B13.42.24.png" height="200" width="127" /></a></div>
Cordoba Botanik Bahçesi de çok değerli koleksiyonlar ve iki müze içeren çok güzel bir bahçeydi. Citrus koleksiyonları özellikle şu mevsimde ağaçlardan sarkan portakal, turunç, greyfurt, ağaç kavunu, tıbbi portakal, limonetta gibi çeşitleriyle başdöndürücü bir görsellik sunuyordu.<br />
Cordoba kenti de tarihi surlar içinde bir müze-kent gibi korunan ve 8. yüzyıldan kaldığı söylenen Cami- Katedrali ile çevresi gerçekten görmeye değer. Yüzlerce kemerli sütunla başdöndürücü bu Endülüs camisine Kurtuba Camii dendiğini Wikipedia'dan öğrendim. Oradaki adı herhalde mescitten türemiş olan: <b>Mezquita</b>. İçini de minaresini de dış duvarlarındaki işlemeleri, bezemeleri de çok beğendim, ancak portakallar ve selviler, palmiyelerle süslü bahçesi de olağanüstüydü. Umarım herkese bu güzel mirası görmek kısmet olur. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-YVFXSfbNF6E/VHsHA7z3GEI/AAAAAAAABKA/9MFAKnMHMY4/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-30%2Bat%2B14.00.15.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-YVFXSfbNF6E/VHsHA7z3GEI/AAAAAAAABKA/9MFAKnMHMY4/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-30%2Bat%2B14.00.15.png" height="237" width="320" /></a></div>
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-O8VZJmdf7mU/VHsGSLtFAUI/AAAAAAAABJ4/-4homk7mETA/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-30%2Bat%2B12.31.57.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-O8VZJmdf7mU/VHsGSLtFAUI/AAAAAAAABJ4/-4homk7mETA/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-30%2Bat%2B12.31.57.png" height="130" width="200" /></a>Unutmadan, bir sonraki Kongre yeri de belirlendi. Brezilya'nın Pernambuca bölgesinde Atlantik Okyanusu kıyısındaki Recife kenti. 2018 Kasım ayına sözleşti etnobotanikçiler... VII. kez bir araya gelmek dileğiyle... CORDOBA, MERIDA (Meksika), NAPOLI (İtalya), ISTANBUL, BARILOCHE (Arjantin) ve CORDOBA... Bu katıldığım 4. ICEB, beşinciye 'Kısmet' diyelim...</div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-16127037508005461772014-11-08T10:35:00.000+02:002014-11-08T10:35:40.927+02:0018. IFOAM Dünya Organik Kongresi<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-1YyQpKFk020/VFpySdVBbLI/AAAAAAAABEI/-26Kwj4Z5u8/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-05%2Bat%2B20.53.10.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-1YyQpKFk020/VFpySdVBbLI/AAAAAAAABEI/-26Kwj4Z5u8/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-05%2Bat%2B20.53.10.png" /></a><a href="http://4.bp.blogspot.com/-wstUxvaXynI/VFpySaCpV3I/AAAAAAAABEM/d9u6fMpa6K0/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-05%2Bat%2B20.53.18.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a></div>
13-15 Ekim 2014'te Buğday Derneği'nin ev sahipliğinde International Federation of Organic Agriculture Movements (Uluslarası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu) 18. kez üyelerini ve organik tarımla ilgilenenleri bir araya topladı. Harbiye'deki İstanbul Fuar Merkezi'nde dünyanın 80 ülkesinden 1000'i aşkın katılımcı, kongre süresince üç farklı dalda 60'a yakın panel ve atölyeye katıldı.<br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-wstUxvaXynI/VFpySaCpV3I/AAAAAAAABEM/d9u6fMpa6K0/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-05%2Bat%2B20.53.18.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-wstUxvaXynI/VFpySaCpV3I/AAAAAAAABEM/d9u6fMpa6K0/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-05%2Bat%2B20.53.18.png" height="160" width="200" /></a> 'Organik Köprüler Kurmak' temalı kongre, birbirinden çarpıcı konuşmacıları, yaratıcı tartışma biçimleri ve gerek düzenleyicilerin, gerek katılımcılarının çabasıyla pek çok köprü kurdu hiç şüphesiz. Tek kusuru katılımın bizim ölçülerimiz için oldukça pahalı olmasıydı. Türkiye'de organik tarım yapanların ancak şirketler ya da sivil toplum örgütleri, kooperatifler düzeyinde temsili mümkündü. Çiftçilerin, sertifikasız, ekolojik tarım yapan bireylerin pek çoğunun katılımı olanaksızdı bu katılım ücretiyle. Yine de üç yılda bir toplanan bu kongre İstanbul'da toplanmışken katılmamak olmazdı. Dünyada bu konuda neler tartışıldığını konularında en deneyimli kişilerden duymak ve organik tarımın alternatifleri karşısındaki duruşunu öğrenmek için olağanüstü bir okul olarak düşündüm. Kongre gerçekten olağanüstü konuşmacıları ve seçmesi birbirinden zor ders (panel ve atölye formatında) programıyla iyi bir fırsattı. Buğday Derneği, vaktiyle Viktor'un katıldığı ve İstanbul'a davet ettiği kongrenin hakkını verdi; kusursuz bir kongre akışını, güler yüzle, iyi bir ekip çalışmasıyla tamamladı. Viktor görse ekibiyle, arkadaşlarıyla gurur duyardı. Gönül Paksoy'un kadın- erkek tüm Buğday ekibine diktiği giysiler de yerelin duru güzelliğini ortaya koymuş, hepsine çok yakışmıştı.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-haUU4eoA8qA/VFt5lKFNZuI/AAAAAAAABFs/7AZcW4BssGM/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B15.21.04.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-haUU4eoA8qA/VFt5lKFNZuI/AAAAAAAABFs/7AZcW4BssGM/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B15.21.04.png" height="219" width="320" /></a></div>
Açılış töreni sade olduğu kadar etkileyiciydi. Tugay Başar'ın vücut perküsyonuna tüm salonu ortak etmesi, herkesin aynı anda yavaşça ellerini göğüslerine vurması, tempo ile el çırpması tüm katılımcıların yek vücut hissetmesini sağladı. Ney ile perküsyon karışımı müzikleri, Güneşin Aydemir'in okuduğu şiiri daha da anlamlı kıldı. Kapanışta Güneşin'in çok anlamlı bir cümlesi vardı: “Hepimizin temiz gıda, temiz doğa, iyi ilişkiler ve kutlamalara ihtiyacımız var.” Evet, sadece temiz ve lezzetli gıda ile olmuyor, iyi ilişkiler, sağlıklı ve dik bir duruş, barış ve kutlamalara (hatta şükür duygusu, şükran duygusu, şefkat, tevekkül, kanaat ve benzeri artık az bulunan duygulara), sakin, sade törenlere de en az sağlıklı gıda kadar gereksinimimiz var.<br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/--KspMYQfQD8/VFt51RE-BFI/AAAAAAAABGc/HygDIct4Om4/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B15.35.37.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/--KspMYQfQD8/VFt51RE-BFI/AAAAAAAABGc/HygDIct4Om4/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B15.35.37.png" height="249" width="320" /></a>IFOAM Genel Müdürü Marcus Arbenz de kapanışta üretici ve tüketici arasındaki bağın güçlendirilmesi gerektiğini
vurguladı ve 'Organik sadece kimyasallardan arınmış değil aynı zamanda
yerel, etik, adil ve ulaşılabilir olmalı' dedi. Kongre boyunca <b>sürdürülebilir, etik </b>ve <b>yerel</b> en çok duyduğum sözcüklerdendi. Tam da olması gerektiği gibi diye düşündüm.İşte aldığım derslerden bazıları:<br />
<br />
Organik tarım konusunda en ciddi eleştiriler ve özeleştiriler 'sertifikasyon' sisteminden kaynaklanmakta. Organik 3.0 versiyonunun hala önemli bir güven unsuru olduğu ancak bir yandan da bir 'şişeboğazı' (bottleneck) oluşturduğu söylendi. Tümü olmasa da dinlediğim konuşmacı ve panelistlerden çoğu, sertifikasyonun yarattığı yüksek fiyat, bürokrasi ve sertifikalı tohuma, fideye bağımlılıktan yakındı. Uygulanan alternatif yöntemler de tartışıldı. Özellikle 'yerel ağlar oluşturmak', şirketlerin 'ekolojik yarar' notu (eco-wellness regulations; common welfare matrix) ile değerlendirilmesine yönelik yasaların çıkarılması (Almanya); Katılımcı Garanti (PGS-Participatory Guarantee System) gibi çiftçilerin birbirini denetlediği şeffaf sistemler; yerel tohum bankaları; tarım yapanlarla hayvancılık, süt üretimi yapanlar arasında gübre takas ortaklığı (Danimarka) gibi yöntemler konusunda deneyim paylaşımı yapıldı.<br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-RoASZ3v-aYM/VFt5wpmQwAI/AAAAAAAABGM/QJvVhMeEla0/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B15.33.28.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-RoASZ3v-aYM/VFt5wpmQwAI/AAAAAAAABGM/QJvVhMeEla0/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B15.33.28.png" height="130" width="200" /></a>PGS olarak tanımlanan katılımcı garanti sistemi, İtalya, Brezilya gibi ülkelerde organikle eşdeğer- yakın kabul gören ve fiyatlandırılan bir uygulama. Ancak bunun da sorunları olduğu, 3. parti sertifikasyonu denen şirketlerce uygulanan sertifikasyondan daha kolay olmadığı, bu sisteme dahil olan çiftçilerin hep birlikte diğer çiftlikleri dolaşıp form doldurduğu; harcanan emek/zaman, kırtasiye işi ve yol masraflarının sonuçta daha ucuza gelmediği belirtildi. Çiftlik ziyaretlerinde tartışma- değerlendirme toplantıları çok uzuyor, yol da eklenince günler bu ziyaretlerle geçiyor dendi. Her durumda 'ne sertifikalı olmak kolay, ne de sertifikasız!'. Italya'dan 'bio-bölgeler' konusunda ilginç bir tebliğ vardı. Bugüne dek 3'ü Toscana'da olmak üzere 10 bio-bölge tanımlandığını, toplam 500.000 kişinin yaşadığı bu 11 belediye sınırlarında 9.000 ha alan üzerinde 2000 organik çiftlik olduğunu not almışım. 2004'te başlanan çalışmaların 2009'da belediyelerle işbirliğine gittiği, organik pazarların, organik yürüyüş yollarının kurulduğunu, devlete ait toprakların da organiğe geçtiğini ve bio- bölgelerde sertifikasyonu kolaylaştırdıklarını anlattı Salvatore Basili. Aralık ayında Roma'da Corchiano'da tüm bio-bölgelerin temsil edileceği festivale davet ett. (www.biodistretto.net). Aynı oturumda Yeditepe Üniversitesi'nden Metin Turan da Çoruh Vadisi'nde organik tarımı geliştirmek için uyguladıkları rizobakteri ile nitrojen tutulumunun ürün kalitesine, miktarına etkileri projesinden bahsetti. Belki böylesi bölgelerimizde bio-bölgeler oluşturulabilir diye düşündüm.<br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-OS0HgStSPW0/VFt5qRy_F4I/AAAAAAAABF8/aqjYVtbQyjU/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B15.24.31.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-OS0HgStSPW0/VFt5qRy_F4I/AAAAAAAABF8/aqjYVtbQyjU/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B15.24.31.png" height="248" width="320" /></a><br />
ABD'den davetli konuşmacı, yazar Anna Lappe, 'Ucuz gıdanın yüksek bedeli'ni, dev tarım-gıda şirketlerinin organik-temiz gıdaya karşı verdikleri inanılmaz savaşı, geçen yıl 150 milyon doları lobi faaliyetlerine harcadıklarını aktardı. Örneğin Monsanto'nun kurduğu sanal 'Çiftçi Birlikleri' yle, 'organiğin ötesinde', 'organikten de iyi' fikirlerini topluma yaymaya çalıştığını anlattı. Annesinin o çocukken yazdığı 'Diet for a Small Planet' yemek kitabıyla kendi çocukluk fotoğrafını paylaştı. Bu kitap ABD'de öğrenciyken sevgili Linda Braidwood tarafından bana armağan edilen ve hala arada baktığım kitaptı. Anna, annesiyle birlikte kurdukları 'Small Planet Enstitüsü' ile araştırma fonları verdiklerini ve yerel örgütler arası ağlar oluşturmaya çalıştıklarını anlattı. The Gift/Armağan adlı bu yılın ödül kazanan kısa filmi paylaştı. Tohum üreten bir çiftçinin çok etkileyici filmi. Siz de izlemek isterseniz: http://realfoodmedia.org/video/video-3/<br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-a9xDO4Y7D7c/VFt5sTTfd8I/AAAAAAAABGE/saw3mmvlmXY/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B15.25.44.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-a9xDO4Y7D7c/VFt5sTTfd8I/AAAAAAAABGE/saw3mmvlmXY/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B15.25.44.png" height="188" width="320" /></a>ABD'den bir başka davetli ise girişimci bir çiftçiydi: Will Allen. Tarımın ABD'de ataları olan zencilerin işi olduğunu söyleyerek başladı. Kent tarımını başlatanlardan biriydi. Terk edilmiş spor salonları, fabrika binaları gibi yerlerde, çok farklı kompost karışımlarıyla, yükseltilmiş yataklarda, topraksız tarımla, kimi yerde solucanları, kimi yerde talaşı ya da kahve atıklarını kullanarak, seralar yaparak kentlerin göbeğinde balık, mantar, sebze, meyve, arı, keçi, tavuk yetiştirmelerini anlattı. Yüzlerce resim gösterdi ve herkesi büyüledi bu upuzun boylu, eski basketçi, şimdinin kasketli çiftçisi. http://www.growingpower.org/<br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-w6WsVhrrZqc/VFt5ywwywPI/AAAAAAAABGU/FzM8splkrP8/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B15.34.19.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-w6WsVhrrZqc/VFt5ywwywPI/AAAAAAAABGU/FzM8splkrP8/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B15.34.19.png" height="148" width="320" /></a>Davetli kapanış konuşmacılarından Butan Tarım ve Orman bakanı Lyonpo Yeshey Dorji, Butan’ın küçük ve mutlu
bir ülke olduğunu söyleyerek söze başladı. Mutlu kral ve kraliçelerinin resimlerini gösterdi. Yeshey Dorji’nin 2020’de
dünyadaki ilk ve tek yüzde yüz organik ülke olacaklarını söylemesi çok alkış aldı.<br />
Kapanışta değerlendirme yapanlar arasında yer alanlardan Prof. Uygun Aksoy ve Gürsel Tonbul'da 2017'de organiğin Türkiye'de farklı bir yerde olacağını umduklarını belirttiler. </div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-68754824434059705852014-11-06T12:51:00.000+02:002014-11-06T12:51:47.203+02:00Yalova II. Tıbbi Aromatik Bitkiler Sempozyumu<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-tUIEdDqkFqY/VFs2AqR0KBI/AAAAAAAABEk/LU_cLhwuCvk/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B10.48.29.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-tUIEdDqkFqY/VFs2AqR0KBI/AAAAAAAABEk/LU_cLhwuCvk/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B10.48.29.png" height="259" width="320" /></a></div>
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-xQT6rjxUrkU/VFtGchQEA9I/AAAAAAAABE0/gOjGY6i8OiA/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B11.47.59.png" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-xQT6rjxUrkU/VFtGchQEA9I/AAAAAAAABE0/gOjGY6i8OiA/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B11.47.59.png" height="200" width="147" /></a><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
23-25 Eylül 2014'de Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü'nde gerçekleşen Tıbbi bitkiler sempozyumu öncelikle pek çok duayeni bir araya getirdiği için önemliydi. Sevgili Hayrettin Karaca açılışta kürsüye çıkıp Yalova Samanlı Köyü'nde kurduğu Karaca Arboretum' undaki gen sayısının 16.200'e ulaştığını bildirdi ve sempozyumun kapanışında herkesi Arboretum'a davet etti. Neşet Arslan hocamız endemik tıbbi bitkilerimizi kapsayan bir konuşma yaptı. Halk tıbbı ve salepler alanlarında duayen hocalarımızdan Ekrem Sezik Aromatik Bitkiler, Uçucu yağlar ve kalite konulu bir çağrılı bildiri sundu.<br />
Atatürk Bahçe Kültürleri arazisinde çok yakında açılacak olan Geofit Serası inşaatı gezildi ve yetiştirilen yumrulu, soğanlı bitkiler hakkında bilgi alındı. 950 geofit türünü kapsayacak bu seranın dünyanın 3. büyük geofit bahçesi olacağı ve sadece Türkiye'de doğal olarak yetişen yumrulu, soğanlı bitkileri değil dünyadan değerli örnekleri de içereceği bilgisi verildi. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-SlYGAr5s-KU/VFtHPKg3LAI/AAAAAAAABE8/C6yc3n9PzT0/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B11.48.49.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="http://3.bp.blogspot.com/-P0uFjakj_vw/VFtHRV8lgOI/AAAAAAAABFE/CLojgc38HE8/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B11.49.23.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-P0uFjakj_vw/VFtHRV8lgOI/AAAAAAAABFE/CLojgc38HE8/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B11.49.23.png" height="196" width="320" /></a><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-SlYGAr5s-KU/VFtHPKg3LAI/AAAAAAAABE8/C6yc3n9PzT0/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B11.48.49.png" height="200" width="133" /></div>
<br />
Atatürk Bahçe Kültürleri Enstitüsü'nde Organik tohum üretiminin de 2006'dan başlayarak giderek geliştiğini, 27 sebze çeşidini organik olarak satışa çıkarabildiklerini öğrendik. <br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-3kRQ-1wO0uw/VFtKwkG0CjI/AAAAAAAABFQ/RZif07zC_10/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B11.50.02.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-3kRQ-1wO0uw/VFtKwkG0CjI/AAAAAAAABFQ/RZif07zC_10/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B11.50.02.png" height="268" width="320" /></a>Sempozyumda ilginç haberler birbirini izledi... Ankara'da 2015'te 2500 dekar alanda Milli Botanik Bahçesi'nin açılacağı, çalışmaların sürdüğü ve Eski Beykoz fidanlığında 2014 yılı Ağustos ayında Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı'na bağlı Biyoçeşitlilik ve Geofit Araştırma
Merkezi kurulduğu, etkin madde araştırmalarının burada
gerçekleştirileceği bildirildi. Adil Güner hocamız Türkçe Flora'nın 1. cildinin yayımlandığı haberini verdi kürsüden. Ben de kendi nüshamı Adil Hoca'dan aldım.<br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-24QiGV_z0Ko/VFtKzxJ4zcI/AAAAAAAABFY/u5fA9Qq_k48/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B11.48.20.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-24QiGV_z0Ko/VFtKzxJ4zcI/AAAAAAAABFY/u5fA9Qq_k48/s1600/Screen%2BShot%2B2014-11-06%2Bat%2B11.48.20.png" height="320" width="186" /></a> İki buçuk günde 40 sözlü bildiri dinledik ve 120 poster sunumu gerçekleşti. Bunlar arasında benim için en ilginç bildiri Diyarbakır Dicle Üniversitesi'nden Süleyman Kızıl'ın Diyarbakır ve çevresinde tüketilenler konulu bildirisi oldu. Kadınların yabandan topladıkları otları sattıkları çarşının 'Aşefçiler çarşısı' olarak adlandırıldığı bilgisi yeni bir not olarak eklendi dağarcığıma. O bölgenin daha sistematik araştırılması gerek, umarım Dicle üniversitesi bu konuda öncülük eder. Prof. Kenan Turgut'un Paraguay kökenli Stevia- Şeker otu'nu Antalya koşullarında yetiştirme denemeleri konulu sunumu da çok etkileyiciydi. Dünyada mısır şurubunun yerini almaya aday bu şeker bitkisinin birkaç yıldır Japonyadan ya da başka ülkelerden ithal edilerek ülkemizde de satıldığı biliniyor. Stevia'nın kuru yapraklarının şekerden 20-30 kat tatlı olduğunu ise bilmiyorduk. İran'da safran üretimi ile ilgili bir bildiride İran'da yıllık üretimin 70.000 ha alanda 250.000 ton olduğunu öğrenmek ve Eskişehir'den Nejla Çalışkan'ın safranda farklı kurutma teknikleri denemelerinde özellikle dondurularak kurutulan safran'ın etkin maddesinin çok daha iyi korunduğu bilgisi de yeniydi. Prof. Süleyman Erkal'ın konuşmasında da Türkiye'de 184 üniversitenin yanı sıra Tıbbi ve Aromatik Meslek Yüksek Okulları sayısının 31'e ulaştığı, %80 doluluk oranıyla 1680 öğrenciye ön lisans eğitimi verildiği bilgisini not aldım. Bu öğrencilerin nasıl yetiştiği, neler öğretildiği, mezun olunca nerede iş buldukları soruları ise yanıtlanmayan sorular olarak kaldı beynimde.<br />
2016'da yapılması planlanan III. Tıbbi Aromatik Bitkiler Sempozyumu'na Antalya Aksu'da Batı Akdeniz Araştırma Enstitüsü talip oldu. BATEM, 2016 yılında Antalya'da yapılacak Expo 2016'ya da işaret ederek herkesi Antalya'ya davet etti.<br />
<br />
<br /></div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-34096221627325787662014-11-05T11:07:00.000+02:002014-11-05T11:07:38.356+02:00Resimli Türkiye Florası'nın Birinci Cildi Yayımlandı<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-FP-wosytW44/VFnN3Yk0JnI/AAAAAAAABDw/vHOxTUPra64/s1600/FloraCilt1Kapak.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-FP-wosytW44/VFnN3Yk0JnI/AAAAAAAABDw/vHOxTUPra64/s1600/FloraCilt1Kapak.jpg" height="320" width="233" /></a></div>
'<b>Resimli Türkiye Florası</b>', dün denecek kadar kısa bir süre öncesine dek Türkiyeli botanikçiler ve bitkiseverler için uzak bir hayaldi. Bugün bu düş gibi yayının birinci cildi elimizde.<br />
Bu güne dek elimizde Türkiye bitkilerini bize Türkçe anlatan bilimsel bir kaynak yayın yoktu. Peter Davis'in editörlüğünde İngilizce olarak Edinburg'ta yayımlanan 'Türkiye ve Doğu Ege Adaları Florası'nın ilk cildi 1965'te, son 11. cildi Türk editörlerce 2000 yılında basıldı. Bu 11 cilt, büyük oranda botanikçilere hitab eden, bitki ayrımında kullanılan basit çizimler içeren, fotoğraf, desen ve Türkçe adları kapsamayan kitaplardı. Bu ciltlerin yazılış hikayesi ve katkıda bulunanlarla ilgili John Edmondson'un yazısını da Türkçe 1. ciltte bulacaksınız.<br />
Davis'in Flora'sı, iki kuşak boyunca Türkiyeli botanikçiler ve Türkiye, Orta Doğu bitkileriyle ilgilenen yabancı uzmanlar için temel kaynak oldu, olmayı da sürdürecek. Ancak Türkiyenin çok zengin bitki örtüsü ve bitkilere ilişkin bilgilerini ilgilenen herkesin anlayabileceği, resimli bir kaynakta toplamak ancak şimdilerde mümkün oldu. Giderek alanlarında uzmanlaşan, dünya çapında yerli bitki bilimcilerle, bitki çizerleri, doğa fotoğrafçıları ve bu birikimi değerlendirebilen Cumhurbaşkanlığı desteği sayesinde büyük bir proje hayata geçti. Bu çok değerli yayın Cumhurbaşkanlığının desteğinde, Flora Araştırmaları Derneği, Ali Nihat Gökyiğit Vakfı, Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi ve Türkiye İş Bankasının işbirliği ile Adil Güner ve Tuna Ekim'in titiz editörlüğünde otuza yakın bilim kadını ve erkeğinin gönüllü katkısıyla, emeğiyle oluştu.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-oDUN_RG5ioE/VFnN8nSF-NI/AAAAAAAABD4/vi5a8zlskQE/s1600/Flora1_Etno.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-oDUN_RG5ioE/VFnN8nSF-NI/AAAAAAAABD4/vi5a8zlskQE/s1600/Flora1_Etno.jpg" height="239" width="320" /></a></div>
Cumhuriyet'in 100. yılı onuruna hazırlanan ve 28 ciltten oluşması planlanan Flora'nın ilk cildi Ağustos 2014'te basıldı. 760 sayfalık bu kitabın hazırlıkları 2010 yılında başladı ve görece kısa bir sürede basıma hazırlandı.<br />
Türkiye Florası'na bir önsöz mahiyetinde olan bu ciltte Türkiye coğrafyası, jeolojisi, toprak, iklim ve bitki örtüsünün genel yapısı, botanik tarihçesi ve halk botaniği/ etnobotanik ile terimler, kaynaklar gibi ek bilgiler yer almakta. Böylesi bir anıt yayında Anadolu'nun etnobotanik mirasını anlatmak benim için onurlu bir görevdi. Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde yapılan etnobotanik çalışmalarını ve gıda, şifa, yakacak, yem, el sanatları gibi temel bitki kullanımlarını derlemeye çalıştım (14. Bölüm: 319-344). Zengin floramızın sağladığı 1200 yenen bitki (mantarlar hariç) ilk kez kapsamlı bir liste olarak kaynakları, yöresel adları ile birlikte ek olarak sunuldu (s. 345-380). Etnobotanik ile ilgili Cumhuriyet döneminde yayımlanan ve erişilebildiğimiz 1500 kadar yayın da yine ek olarak listelendi (s. 381-420). Bu ciltte ayrıca değerli hocamız Neşet Arslan'ın Yetiştirilen Bitkiler bölümü de (s. 295- 318) süs bitkileri ile ağaçları dahil tahıl, baklagil, sebze, meyve ve diğer kullanılan kültür bitkilerini kapsamaktadır. <br />
En kısa zamanda Resimli Türkiye Florası'nın diğer ciltlerini ve olağanüstü bitki çizimlerini görmek dileğiyle, emeği geçen ve geçecek herkese en içten teşekkürler.</div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-33845059816120624082014-06-27T19:57:00.003+03:002014-07-02T08:26:43.793+03:00<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-rXg6ZnoCO-Q/U62iHudtnbI/AAAAAAAAA80/BULlIZhAMFA/s1600/Screen+Shot+2014-06-27+at+19.55.22.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-rXg6ZnoCO-Q/U62iHudtnbI/AAAAAAAAA80/BULlIZhAMFA/s1600/Screen+Shot+2014-06-27+at+19.55.22.png" /></a></div>
CORDOBA- ICEB 2014 ETNOBOTANİK KONGRESİNE BİLDİRİ VE POSTER KATILIMI İÇİN DEADLINE 31 TEMMUZ 2014'E DEK UZATILMIŞTIR.<br />
ERKEN BAŞVURU ÖDENTİSİ İÇİN DE SON BAŞVURU 31 TEMMUZ'DUR. <a href="http://www.etnobotanica2014.com/#!home/c1zco">http://www.etnobotanica2014.com/#!home/c1zco </a></div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-75849944055950585992014-06-27T09:27:00.002+03:002014-06-27T09:27:25.327+03:00<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-8GbBQQPlGJM/U60Lhrw65KI/AAAAAAAAA8k/Ek26uq4As1w/s1600/Screen+Shot+2014-06-25+at+13.47.11.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-8GbBQQPlGJM/U60Lhrw65KI/AAAAAAAAA8k/Ek26uq4As1w/s1600/Screen+Shot+2014-06-25+at+13.47.11.png" height="340" width="400" /></a></div>
<div style="text-align: center;">
<b>ICEB 2014 programı belirlendi.... katılım başvuruları ve tüm ayrıntılar için www.etnobotanica2014.com' u ziyaret edebilirsiniz. Kasım 2014'te İspanya'da görüşmek dileğiyle...</b></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
2014 yılı Birleşmiş Milletler tarafından Küçük Üretici/ Aile Çiftçiliği yılı olarak belirlenmişti. Cordobadaki kongrenin de öncelikli konuları: 1) Aile çiftçiliği, kırsalda ve kentlerde sebze yetiştiriciliği, bahçecilik; tarımsal çeşitliliğin ve tohumların sürdürülebilirliği için çiftçi iletişim ağları; 2) Açlığa ve yetersiz beslenmeye çare olarak yerel mutfak bilgileri. 2014 yılında Cordoba, İspanya'nın ve Amerikan-İspanyol mirasının gastronomi merkezi olarak belirlenmiştir. </div>
</div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-61894113942391185602014-05-01T12:32:00.000+03:002014-05-01T12:32:17.007+03:00<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-GwAzKrzGpJM/U2HvS3BDS-I/AAAAAAAAA5k/jZLs-RMcktw/s1600/Screen+Shot+2014-05-01+at+09.50.20.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-GwAzKrzGpJM/U2HvS3BDS-I/AAAAAAAAA5k/jZLs-RMcktw/s1600/Screen+Shot+2014-05-01+at+09.50.20.png" height="320" width="225" /></a></div>
BAYRAMİÇ TOHUM TAKAS VE YEREL ÜRÜNLER ŞENLİĞİ<br />
<br />
Bir Tohum Takası daha gerçekleşti, her takası ülkemizin tarımsal biyoçeşitliliğini korumaya yönelik tuğlalardan biri olarak görüyorum. Kendi bölgemdeki takaslara olabildiğince katılıp bahçemden birkaç tohumu orada paylaşmak, yeni bir iki denemelik tohum almak, ama en önemlisi bu işe gönül vermiş dostları, sevdiklerimi yeniden görmek ve yeni dostlar edinmek çok keyifli. Şenlikten önceki gün panellere ayrılmıştı. Cuma'nın iş günü oluşu ve panellerin tüm gün sürmesi nedeniyle yerelden panellere katılım azdı, ama farklı yerlerden gelip deneyim paylaşan birçok kişi vardı. Her iki panel aynı mekandaydı, birinden birini seçmek gerekiyordu ve ancak birini dinleyip diğerinde tartışılan konulardan habersiz kaldık. Yerel ürünlere ilişkin geliştirilmeye çalışılan sistemlerle yerel meyveleri ayırmamak belki daha anlamlı olurdu. Yine de umarım her iki panel de katılımcılara yeni çözümlere dair fikirler, yeni görüşler sağlamıştır. Kendi adıma ben yeni şeyler öğrendim, yeni ve güzel insanlar tanıdım. Cem Birder'in yöneticiliğini yaptığı Yerel Meyveler panelinde
Muğla Meyve Mirası Çalışma grubu adına 2006-2011 yıllarında
sürdürdüğümüz projemizden bahsettim kısaca. Bu konudaki notlara <a href="http://toprakanaplatformu.wordpress.com/2014/04/29/4-bayramic-tohum-takas-ve-yerel-urunler-senligi/"><u>Toprak An</u>a</a>'dan ulaşılabilir.<br />
<br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-dZsK3dcm-YQ/U2IK1savfdI/AAAAAAAAA6U/rCs1ofDk1VM/s1600/Bayramic03.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-dZsK3dcm-YQ/U2IK1savfdI/AAAAAAAAA6U/rCs1ofDk1VM/s1600/Bayramic03.jpg" height="151" width="200" /></a><a href="http://1.bp.blogspot.com/-6V1ZWtG1w4A/U2IGb7UPP7I/AAAAAAAAA54/w2njF7s5eMA/s1600/Bayramicpanel02.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-6V1ZWtG1w4A/U2IGb7UPP7I/AAAAAAAAA54/w2njF7s5eMA/s1600/Bayramicpanel02.jpg" height="148" width="200" /></a>Bitlis- Hizan'dan gelen İlçe Tarım Müdürü Özgür Umut Ayaz ve Arıcılar Birliği başkanı Feyzullah Bey'i tanımak büyük kazançtı. GOLA adına İstanbul'dan katılan İrfan Çağatay'la dirsek dirseğe, birbirimizin söylediklerini onaylayıp eklemeler yaparak paneldaş olmak da güzeldi. Seferihisar Belediyesinin nasıl farklı bir belediyecilik yaptığını dinlemek de çok hoştu. Panel sırasında başlayan sağanak yağmurun ertesinde Cem'in Bayramiç tepelerindeki kiraz ve elma bahçelerini gezmekse en güzeliydi.<br />
<br />
Tam bir şenlikti bu yıl da pazaryeri... Otlarından meyvelerine, yerel ürünlerden kül suyuyla yapılan deterjanlara ve hatta çuvalla satılan at bokuna dek geniş bir ürün <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-PLsVAE67tM0/U2IIB32gPsI/AAAAAAAAA6E/9kfCCThRbGM/s1600/Screen+Shot+2014-05-01+at+11.36.08.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-PLsVAE67tM0/U2IIB32gPsI/AAAAAAAAA6E/9kfCCThRbGM/s1600/Screen+Shot+2014-05-01+at+11.36.08.png" height="188" width="200" /></a></div>
yelpazesine sahipti. Belediyenin desteği sanırım oldukça sınırlıydı, ama Buğday Derneği ve Çanakkale Ekolojik Yaşam İnisiyatifi (ÇAYEK) üyelerinin etkin katılımı, birbirinden farklı ürünler sunması çok hoştu. Pazarda Gelibolu Ocaklı köyünde tıbbi bitkiler üreten kimyacı Kübra Üzel hanımı tanımak, ondan bir türlü tohumdan yetiştiremediğim ekinezya fideleri almak, bahçelerinde yetiştirdikleri ceviz, hünnap, badem, üzüm, elma karışımı kuru yemişlerden tatmak ve hünnap kurutma konusunda işin püf noktasını öğrenmek harikaydı. Yıllar önce de İstanbul'daki bir doğal ürünler fuarında ilk kez ekinezya çaylarını alıp, Türkiye'de yetiştirmelerinden çok etkilendiğimi anımsadım. Birbirimizin bahçesini ziyaret etme niyetleriyle ayrıldık. Sevgili ziraatçı arkadaşım Sibel Açık'la takasa kalamadan yola düzüldük, İzniğe döndük.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-Je70thk9jOw/U2II0B7By_I/AAAAAAAAA6M/B_n59zA8qX0/s1600/Screen+Shot+2014-05-01+at+11.41.13.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-Je70thk9jOw/U2II0B7By_I/AAAAAAAAA6M/B_n59zA8qX0/s1600/Screen+Shot+2014-05-01+at+11.41.13.png" height="183" width="200" /></a></div>
Balıkçı Mustafa ve arkadaşları bizi iki gece Yeniköy'de ağırladı, hepsine çok teşekkürler. İki yıl önceye oranla bahçeleri çok gelişmiş, avlu rengarenk çiçeklerle, fidelerle şenlenmişti. Sarı buğday unundan Zeynep hanımın yaptığı ekmekleri ve bu yıl ilk kez yediğim otlu böreği de harikaydı. İznik'ten, onlarda olmayan çiçek tohumları ve bağla (Lathyrus) fideleriyle gidip, oradan mercanköşk, kekik, adaçayı ve karakafesotu fideleri yüklenerek döndüm. Bitki ve lezzet paylaşımları her zaman olduğu gibi çok keyifli, ah bir de mısır ve darı tohumluklarımı unutmayaydım... Bayramiçli Roman bir kadının hayıttan ördüğü bir keletir ile (soldaki resimde en solda- yanındaki hayıt+kargı), eski bir sepet de hediyelerin en güzeli olarak koleksiyona katıldı. Güzel anılarla geçti bir tohum takası daha...</div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-28008212222740829942014-03-05T10:50:00.000+02:002014-03-05T10:50:36.516+02:00Bitkisel malzemeler veri tabanı üzerinde çalışmalar<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-v0C6oKVCf-o/UxYpXPqWIkI/AAAAAAAAA1g/YFBIrewhIqQ/s1600/giritsepeti_kucuk.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-v0C6oKVCf-o/UxYpXPqWIkI/AAAAAAAAA1g/YFBIrewhIqQ/s1600/giritsepeti_kucuk.jpg" height="200" width="185" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Bodrum Girit sepeti</td></tr>
</tbody></table>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-YBtBxglp20c/UxYnfqR6R9I/AAAAAAAAA1U/GHHdd4_J2yk/s1600/000069.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-YBtBxglp20c/UxYnfqR6R9I/AAAAAAAAA1U/GHHdd4_J2yk/s1600/000069.JPG" height="320" width="217" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Mehmet Uslu 2000, F. Ertuğ</td></tr>
</tbody></table>
Bitkilerden yapılan gündelik nesneleri toplamaya yıllar önce başlamıştım... her türlü bitkisel malzeme önemliydi benim için, ama sepetlerin, hasırların yeri ayrıydı. <br />
2000 yılında Bodrum'da araştırma yaparken öğretmen Mehmet Uslu Dereköy'de yapılmış küçük bir Girit sepeti getirdiğinde ve sepetçilikle ilgili bilgilerini benimle paylaştığında, örneğin kargıyı yarmakta kullanılan 'yıldız yargeç'i anlattığında nasıl heyecanlandığımı anımsadım veri tabanı için ölçüm yapıp resim çekerken. Şimdi onun verdiği sepet 9 envanter numarası ile veri tabanına eklendi. Küçük sepeti de İznik'deki sergi alanı rafında diğer Bodrum sepetlerinin yanına yerleşti. Sağolasın Mehmet öğretmen ya da toprağın bol olsun.<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-iazMdOBcxOc/UxYsEyl-OxI/AAAAAAAAA1s/LOcxCNDYXvc/s1600/s20_kucuk.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-iazMdOBcxOc/UxYsEyl-OxI/AAAAAAAAA1s/LOcxCNDYXvc/s1600/s20_kucuk.jpg" height="200" width="150" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Buldan yumurta sepeti</td></tr>
</tbody></table>
Girit sepetine benzer sepetlerin nasıl yapıldığını 2003'de Buldan'da Doğanköylü Nasıf Boynikar gösterdi. Nasıf amcanın hayıttan örüp mavi boncuk taktığı yumurta sepeti de 20 numara ile arşive girdi. Verileri File Maker veri tabanında derliyoruz, Nurcan Kayacan ve Melis'in yardımlarıyla. Ne kadar farklı teknik ve malzemelerin söz konusu olduğunu, yakından incelediğinizde, üzerinde çalıştığınızda anlamak mümkün ancak. Bu çalışmayı tek başına da yapmak mümkün elbet, ama farklı bakış açılarından yararlanmak, birlikte çalışmak her zaman daha keyifli ve daha verimli. Geçen hafta sonu, İrfan Çağatay ile Taner Kılınç'ın Rize-Fındıklı'da Karali köyde belgeledikleri sırt sepeti (<i>tikina</i>) yapımı videosunu izledik. 87 yaşındaki Muhammed Turna'nın üç günde tikinayı tamamlamasını belgelemişlerdi GOLA Kültür Sanat Ekoloji Derneği adına ve benim ricam üzerine. Belgesel çok etkileyici ve çok öğreticiydi. Sağolasın Refika ve tüm GOLA ekibi...<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-tZFuhsY3dzM/UxYy9pWgMtI/AAAAAAAAA2E/NX1OqGNL2f8/s1600/Screen+Shot+2014-03-04+at+22.00.23.png" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-tZFuhsY3dzM/UxYy9pWgMtI/AAAAAAAAA2E/NX1OqGNL2f8/s1600/Screen+Shot+2014-03-04+at+22.00.23.png" height="209" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Muhammed Turna (87), T. Kılınç</td></tr>
</tbody></table>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-Hzp00zSOeKI/UxYy-kaBceI/AAAAAAAAA2M/fHPPWfDOgEM/s1600/Screen+Shot+2014-03-04+at+22.00.54.png" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-Hzp00zSOeKI/UxYy-kaBceI/AAAAAAAAA2M/fHPPWfDOgEM/s1600/Screen+Shot+2014-03-04+at+22.00.54.png" height="200" width="130" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Muhammed Turna (87), T. Kılınç</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
Muhammed Amca, 70 yılda çok sepet yapmış, diyordu ki: 'eskiden bir sepet verirdin, iki gün çaya yövmiye gelirlerdi, şimdi iki sepet versen bir gün gelecek adam yok'.<br />
Fındıktan örüyor sepetleri Muhammed amca, ağız bağı ve veri denen, ipleri bağladığı iç ağaçları ile onları bağladığı atkıları kestaneden yapıyor sağlam olsun diye. Yere dayanan ayaklar ise komar'dan (<i>Rhododendron</i>/ orman gülü). 50 santim ağız çaplı, 60 santim derinliğinde bir sırt
sepetinin ağızdan başlayarak 27 fındık dikmesi (<i>dodgume</i>) yanyana getirilerek ve araları <i>meşvale</i> denen fındık atkılarla örülerek yükselişini, dikmelerin karşılıklı geçirilip dibi oluşturmasını, ayakların ve verilerin takılışını belgeselde izledik. Bu küçük sırt sepeti imiş, <i>tikina</i> deniyor Lazcada, büyüklerine <i>galati</i> denirmiş ve 31-35 dikmeden oluşurmuş. İrfan Çağatay, Kader Çağatay ve Mihriban Ahıskalı ile birlikte izledik videoyu tekrar
tekrar ve elimizdeki sepeti ölçtük, dilmeleri saydık, yazıp çizdik, nereden sırt
ipini bağladığını, hangi bantı kestaneden yaptığını anlamaya çalıştık. Doğu Karadeniz'den toplam 10 sepetimiz olmuş, hepsine baktık, kıyasladık.<br />
Belgeselde, görüşmeyi yapan İrfan soruyor: 'kaç yıl dayanır bu sepetin Muhammed amca?': 'ıslatmayacaksın, yaş bırakmayacaksın... gider epey, hiç kullanmazsan 40 yıl da dayanır!'... Kullanmazsan neye yarar ki sepet? Ama Muhammed amcanın bu sepetinde mısır, fındık, dal, vb. taşınmayacak; 61 numara ile arşive kaydoldu, İznik'teki sergi mekanında yerini aldı... Araştırmacıların gelip onu incelemesini, gelen gidenin takdir etmesini bekleyecek, kim bilir belki birgün birileri bir müzede 'vay be 40 yıllık sepet, hala sapasağlam' der.<br />
Türkiye'nin farklı yerlerinden ürünlerin derlenmesi önemli, zira hepsi farklı bitkilerden yapılmış olabiliyor ya da aynı bitki kullanılsa bile farklı teknikler gösterebiliyor. Ancak tek başına ürün de yetmiyor, nerede, kim, nasıl yapmış, hangi bitki/yi/leri kullanmış, ne amaçla kullanılmış gibi bilgiler olmaksızın bir bilmece gibi durabiliyor ürün rafta. Gerçi sayı arttıkça benzerlerden yola çıkarak nerede, hangi bölgede, hangi malzemeden yapıldığı gibi tahminlerimizin tutma olasılıkları da artıyor. Şu anda eldeki haritada Doğu Anadolu oldukça boş, buna karşın İznik ve çevresinden, Bursa'dan daha fazla malzeme birikiyor doğal olarak. Sadece ürün değil yapım aşamalarındaki malzemeyi ve yapım araçlarını da derliyoruz. Yöredeki tüm ustaları gezip yapımları belgeleme çalışmalarımız da sürüyor.<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-iLXfe8Y-KSQ/UxY2CN2Gp3I/AAAAAAAAA2Y/EooAqCzj0xE/s1600/Screen+Shot+2014-03-02+at+09.11.23.png" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-iLXfe8Y-KSQ/UxY2CN2Gp3I/AAAAAAAAA2Y/EooAqCzj0xE/s1600/Screen+Shot+2014-03-02+at+09.11.23.png" height="240" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Mihriban ve İrfan ürünleri kıyaslarken, 1.03.2014, F. Ertuğ</td></tr>
</tbody></table>
Yeni teknolojiler, malzemeler, ama galiba hepsinden önemlisi şimdiki 'zaman ve emek' kavramları eski beğenileri, gereksinimleri önemsiz kılıyor. Plastik seleler, naylon torbalar pabucunu dama atıyor sepetlerin; makine işi yolluklar, hasırları gereksiz kılıyor ve herkes 'şimdi kim oturup uğraşır bi sepetle, hasırla saatlerce' diye düşünüyor. Ama birileri öğrenmezse, belgelemezse doğaya saygılı, doğadan gelip doğaya kalıntı bırakmaksızın geri karışabilen bu ürünler, bu güzellikler ve bitkileri değerlendiren bu bilgi birikimi yokolup gidecek. Verdiğimiz ve vereceğimiz zamana değer diye düşünen ve bu işe el veren, omuz veren, ayni bağışta bulunan herkese teşekkürler. Biz Anadolu'ya özgü bitkisel malzemeleri belgelemeye, bu ilginç birikimi kaydetmeye, anlamaya, aktarmaya niyetliyiz. Ellerindeki bilgiyi, verileri, malzemeleri paylaşmak isteyenlere ya da yaklaşık 100'ü aşkın bitkisel malzemeyi görmek, dokunmak, tanımak, üzerinde çalışmak isteyenlere önceden randevu almak koşuluyla kapımız açık. Veri tabanına malzeme girişleri, malzemelerin yapımı gibi yavaş ilerliyor, ancak yarıyı geçtik, yaza etiketleriyle filan tamamlanacak gibi görünüyor.</div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-5036619232517227882014-02-06T21:14:00.000+02:002014-02-06T21:14:05.718+02:00VI. ICEB 2014'TE CORDOBA'DA<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: center;">
<b>VI. ICEB: 17-21 Kasım 2014 CORDOBA- İSPANYA</b></div>
<br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-aJvcPryOefg/UvPbfNkqthI/AAAAAAAAAzc/Kvw6_Lcvf-w/s1600/Screen+Shot+2014-02-06+at+20.52.26.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-aJvcPryOefg/UvPbfNkqthI/AAAAAAAAAzc/Kvw6_Lcvf-w/s1600/Screen+Shot+2014-02-06+at+20.52.26.png" /></a>Dördüncüsü 2005'te İstanbul'da, beşincisi 2009'da Arjantin'de gerçekleşen ICEB ('International Congress of Ethnobotany') bir yıllık bir gecikmeden sonra İspanya'da gerçekleşecek. Arjantin'deki kongrede Güney Afrika aday olmuştu, ancak maddi sorunlar nedeniyle gerçekleşemedi 2013 kongresi. İspanyol meslekdaşlarımız kongreyi Cordoba'ya taşımışlar ve iki ana konu belirlemişler altıncı kongre için:<br />1) Aile tarımı (family farming)<br />
2) Yemek yapma ve geleneksel gıda alışkanlıklarının dünyada açlıkla savaşta bir bilgi kaynağı ve araç olarak yeri (Cooking and traditional food habits as a source of knowledge for agricultural innovation and tool in the fight against hunger in the world). <br />
Kasıma daha çok var gibi görünüyorsa da hazırlanmak ve veri derlemek için süre yine de kısıtlı. Cordoba'da görüşmek dileğiyle...</div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-74403133846796911792014-02-02T09:26:00.001+02:002014-02-02T09:26:07.094+02:00Çocuklar için Bitkilerle Sanat Atölyesi<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
NGBB'de 21 Aralık 2013'de bir atölye gerçekleştirilmiş: Bitkilerle Sanat. 9-12 yaş grubu çocukları tüketime değil üretime, hazır almaya değil kendi yapmaya, yaratmaya, doğayı görmeye, doğanın güzelliğini farketmeye, 'bir şey üretirken acaba başka şeylere zarar veriyor muyum?' diye sorgulamaya yönelik bir atölye... Sadece çocukların hayal güçlerini geliştirmeye değil, onların yaptıklarına bakarak bizim hayal gücümüzü, sanat anlayışımızı da zenginleştiren bir atölye bu. Keşke tüm okullarda, kültür merkezi denen koca koca yapılarda, yuvalarda, kreşlerde, heryerde benzer atölyeler, çalışmalar yapılsa. Tüm emeği geçenler elinize saglık.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-gLu2LYlkbEM/Uu3xa5VmejI/AAAAAAAAAzE/fjS06En1ECo/s1600/Screen+Shot+2014-02-02+at+09.14.18.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-gLu2LYlkbEM/Uu3xa5VmejI/AAAAAAAAAzE/fjS06En1ECo/s1600/Screen+Shot+2014-02-02+at+09.14.18.png" height="217" width="320" /></a></div>
Atölye ile daha fazla bilgiyi Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi gönüllülerince oluşturulan blogda (<a href="http://ngbotanik.wordpress.com/2014/01/09/bitkilerle-sanat-atolyesi/">http://ngbotanik.wordpress.com/2014/01/09/bitkilerle-sanat-atolyesi/</a>) ve yeni etkinlik haberlerini de NGBB sitesinde (<a href="http://www.ngbb.org.tr/tr/">http://www.ngbb.org.tr/tr/</a>) bulabilirsiniz.<br />
<br /></div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-58096342439576730742014-02-01T18:37:00.000+02:002014-02-01T18:38:32.396+02:00Kitap Tanıtım: İran'ın Tıbbi ve Aromatik Bitkileri<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<br />
İran'ın tıbbi ve aromatik bitkilerini tanımak isteyenler için
artık oldukça kapsamlı bir kaynak var elimizde. Dr. V. Mozaffarian
tarafından Farsça olarak yazılan ve Tahran'da 2013'de basılan 1400 sayfayı aşkın bu
yayın kısa bir İngilizce özet, İngilizce indeks ve çok sayıda fotoğraf içermekte. Bir botanikçi olan Dr. Mozaffarian kitabında tıbbi olduğu bilimsel araştırmalarla saptanmış ve kesin tanısı yapılmış 875 türü tanıttığını; halkın kullandığı bilinen, ancak farmasötik değeri bilimsel olarak kanıtlanmamış olan 500 kadar tıbbi bitkiyi ek olarak listelediğini belirtmektedir. Bunların dışında da tıbbi ve aromatik bitkilerin olduğunu ancak bu konuda yeterli çalışmanın, doğru teşhislerin ve etkin madde analizlerinin yetersiz olduğunu vurgulamaktadır. Bu değerli kitabı yollayan Dr. Abdulbaset Ghorbani'ye en içten teşekkürlerimi sunarken iki ülke arasındaki ortak bilgilerin bu yayınların sayısı arttıkça paylaşılabilme olasılığının da arttığını görmekten büyük keyif duyuyorum.<br />
<b><br /></b>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-xVFCCKlaVuc/Uu0cTADiH0I/AAAAAAAAAyc/AzgbCngGDTg/s1600/Screen+Shot+2014-01-24+at+10.20.57.png" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-xVFCCKlaVuc/Uu0cTADiH0I/AAAAAAAAAyc/AzgbCngGDTg/s1600/Screen+Shot+2014-01-24+at+10.20.57.png" height="213" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Kapak: Identification of Medicinal and Aromatic Plants of Iran</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-HYAfKng4fKc/Uu0cRwvJApI/AAAAAAAAAyU/hBmzUpa1Zlo/s1600/Screen+Shot+2014-01-24+at+10.21.13.png" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-HYAfKng4fKc/Uu0cRwvJApI/AAAAAAAAAyU/hBmzUpa1Zlo/s1600/Screen+Shot+2014-01-24+at+10.21.13.png" height="305" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Solda: Kına bitkisi (<i>Lawsonia inermis</i>) ve sağda oya ağacı <i>(Lagerstromia indica</i>)</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-HRo4rnNWdG0/Uu0ceN7o4GI/AAAAAAAAAyk/BWMHIgXE69E/s1600/Screen+Shot+2014-01-24+at+10.21.25.png" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-HRo4rnNWdG0/Uu0ceN7o4GI/AAAAAAAAAyk/BWMHIgXE69E/s1600/Screen+Shot+2014-01-24+at+10.21.25.png" height="245" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Hurma ağacı (<i>Phoenix dactylifera</i>)</td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-8x2Jf0WA-2I/Uu0iOO5J2EI/AAAAAAAAAy0/H_44dDykgvs/s1600/Screen+Shot+2014-02-01+at+18.33.57.png" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-8x2Jf0WA-2I/Uu0iOO5J2EI/AAAAAAAAAy0/H_44dDykgvs/s1600/Screen+Shot+2014-02-01+at+18.33.57.png" height="232" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">'Etnobotanik Liste' olarak sunulan tıbbi bitkiler listesi</td></tr>
</tbody></table>
<br /></div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-4090670069155000662014-02-01T10:24:00.003+02:002014-02-01T10:39:24.506+02:00<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: center;">
<b>ETNOBOTANİK ATELYESİ 2013 </b><br />
<br />
<div style="text-align: left;">
<b>
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-JYqYicBLoS0/UuyjTBHcmSI/AAAAAAAAAxk/UFRyin0lG_0/s1600/kurs2013.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;">23-24 Kasım 2013'de Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi'nde (NGBB) küçük
bir grupla atölye çalışması yapıldı. İki günlük bu çalışma<span style="color: black;">,</span> her zaman
olduğu gibi desteğini esirgemeyen sevgili hocam Tuna
Ekim, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi
Herbaryum sorumlusu Tuğrul Körüklü, Yeşil Adımlar Çevre Eğitim Derneği'nden Gülru Hotinli ve NGBB Herbaryum sorumlusu Burçin
Çıngay'ın katkılarıyla çok verimli geçti. Tüm katılımcılara ve emeği geçenlere içten teşekkürler.</a> </b></div>
</div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-_Y7CmnIMRTs/Uuye6Euc_aI/AAAAAAAAAxA/Bjwz9R6FJcg/s1600/Screen+Shot+2014-02-01+at+08.48.03.png" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-_Y7CmnIMRTs/Uuye6Euc_aI/AAAAAAAAAxA/Bjwz9R6FJcg/s1600/Screen+Shot+2014-02-01+at+08.48.03.png" height="212" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Tuğrul Körüklü herbaryum tekniklerini anlatırken</td></tr>
</tbody></table>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-KhYRrB4TYac/UuyfDMBA3-I/AAAAAAAAAxI/NZoQEeH1OhM/s1600/Screen+Shot+2014-02-01+at+08.49.37.png" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-KhYRrB4TYac/UuyfDMBA3-I/AAAAAAAAAxI/NZoQEeH1OhM/s1600/Screen+Shot+2014-02-01+at+08.49.37.png" height="229" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Gülru Hotinli etnobotanik alanındaki sözleşmeleri, çitleri anlatırken...</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-kz_Vvahz8_w/Uuyt6myVrpI/AAAAAAAAAyE/K4NtgfNFyZY/s1600/Screen+Shot+2014-02-01+at+10.15.37.png" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-kz_Vvahz8_w/Uuyt6myVrpI/AAAAAAAAAyE/K4NtgfNFyZY/s1600/Screen+Shot+2014-02-01+at+10.15.37.png" height="232" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Neler çitleniyor: Tohumlar, meralar... geleneksel bilgiler...</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-WmS09E88I_U/UuygNAJouPI/AAAAAAAAAxU/Iis-BIijoGk/s1600/Screen+Shot+2014-02-01+at+08.50.27.png" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-WmS09E88I_U/UuygNAJouPI/AAAAAAAAAxU/Iis-BIijoGk/s1600/Screen+Shot+2014-02-01+at+08.50.27.png" height="235" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">NGBB Eğitim sorumlusu olarak da çalışan mimar Fatma Hınçal, Astragalus tragacanthus, kitre konulu ödevini anlatırken...</td></tr>
</tbody></table>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-VuTvuFxHNFk/UuyjmqKxGTI/AAAAAAAAAxs/D09YyIpSVcs/s1600/Screen+Shot+2014-02-01+at+09.17.39.png" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-VuTvuFxHNFk/UuyjmqKxGTI/AAAAAAAAAxs/D09YyIpSVcs/s1600/Screen+Shot+2014-02-01+at+09.17.39.png" height="210" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Prof. Tuna Ekim, Türkiye'de Arazi Botaniği'nde Son Gelişmeler'i anlatırken... </td><td class="tr-caption" style="text-align: center;"></td><td class="tr-caption" style="text-align: center;"></td><td class="tr-caption" style="text-align: center;"></td><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><br /></td></tr>
</tbody></table>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-LnzYVCwpu-c/UuygUfR4oSI/AAAAAAAAAxc/xe4daKv0RvQ/s1600/Screen+Shot+2014-02-01+at+08.48.52.png" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-LnzYVCwpu-c/UuygUfR4oSI/AAAAAAAAAxc/xe4daKv0RvQ/s1600/Screen+Shot+2014-02-01+at+08.48.52.png" height="320" width="241" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">NGBB Herbaryumu'nda Salih Sercan Kanoğlu bize yeni tanımlanmış <i>Iris farashae</i> (kır navruzu) Tip Örneğini gösteriyor.</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-JYqYicBLoS0/UuyjTBHcmSI/AAAAAAAAAxo/x-YSJ_4zhfM/s1600/kurs2013.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-JYqYicBLoS0/UuyjTBHcmSI/AAAAAAAAAxo/x-YSJ_4zhfM/s1600/kurs2013.jpg" height="232" width="320" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">NGBB'de öğle yemeği arası, hava Kasım sonu için olağanüstüydü ve masamız kuru yapraklarla bezeliydi...</td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-JYqYicBLoS0/UuyjTBHcmSI/AAAAAAAAAxk/UFRyin0lG_0/s1600/kurs2013.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><br /></a></div>
<br />
<br /></div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-26661838754919937372013-11-29T19:02:00.001+02:002013-11-29T19:02:10.866+02:00<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: center;">
<b>XI. Uluslararası Etnobotanik Sempozyumu</b></div>
<div style="text-align: center;">
2-5 Kasım 2013, Antalya</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
İlki 1999'da Costa Rica'da gerçekleştirilen, etnobotanik ve ilişkili alanlarda bilimsel çalışmaları yaygınlaştırmayı amaçlayan Etnobotanik Sempozyumunun 11. si Antalya'da gerçekleştirildi. Organizasyonunu Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nden Doç. Dr. Alev Tosun'un yaptığı sempozyuma 30'u aşkın ülkeden 150-200 kişi katıldı. Avrupa ve Latin Amerika'dan oldukça az sayıda bilim insanı olmasına karşın Çin, Kore, Malezya, Endonezya, Tayland, Pakistan ve Hindistan'dan katılım ağırlıktaydı. Beldibi Paloma Renaissance Otelde gerçekleştirilen sempozyumda sunumlar daha çok farmakognozi ve bitki kimyası alanındaydı. Son yıllarda yaygınlaşan, beş yıldızlı otellerde gerçekleşen kongrelere katılım yerli akademisyenler için ne yazık ki giderek zorlaşıyor, hele öğrencilerin katılımı TÜBİTAK ve benzeri kurumlarca desteklenmezse çok sınırlı kalıyor. Türkiyeden katılım olasılıkla bu nedenle oldukça sınırlıydı. Katılımın maddi yüküne karşın günübirlik de olsa Giresun'dan gelen Rıdvan Polat ve Konya'dan gelen Osman Tugay'ı görmek çok sevindiriciydi. Eskişehir'den Neş'e Kırımer ve Fransa'dan Michele Nicolas'la yeniden görüşmek de öyle. Ege Üniversitesi ekibi altı kişiyle en kalabalık ekipti, dirençleri, veri tabanı projeleri ve posterleriyle sempozyuma renk kattılar. Türkiyeli katılımcıların etnobotanik sunumları ve posterleri bu alanın Türkiye'de geldiği noktayı göstermesi bakımından çok sevindiriciydi. Umalım ki bundan sonra yapılacak etnobotanik başlıklı toplantılarda farmakognozi yerine ağırlık etnobotaniğe verilir. <br />
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-AnBSMhGeeV4/UoEzNDCpiBI/AAAAAAAAAsY/PKQ-c6maqvI/s1600/Screen+Shot+2013-11-11+at+21.41.08.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="149" src="http://1.bp.blogspot.com/-AnBSMhGeeV4/UoEzNDCpiBI/AAAAAAAAAsY/PKQ-c6maqvI/s200/Screen+Shot+2013-11-11+at+21.41.08.png" width="200" /></a></div>
<div style="text-align: left;">
Açılış konuşmasında Anadolu'da prehistorik dönemden günümüze etnobotanik izlerini sürmeye çalıştım. Yabancı katılımcılara yönelik olarak Anadolu'nun binlerce yıllık çok renkli, çok katmanlı bitki kullanım mirasını 40 dakikada özetlemem gerekti. Ancak Endonezyadan katılan Ramadanil'in Endonezyayı oluşturan 17.000 adadan biri olan Sulawesi adasında etnobotanik araştırmalar konuşmasını dinlerken benim miras zenginliği kavramım da epey sarsıldı. 11.000'i aşkın bitkiyi, üç bitki kuşağını içermesi ve kültürlerin geçiş noktası olması gibi nedenlerle Anadolu'nun bio-kültürel çeşitliliğinden ve zengin mirasından dem vururken, Endonezya'nın 25.000 çiçekli bitkiyi, 400 etnik grubu, 650 dili ve 47 ekosistem tipini kapsadığı bilgisi çarpıcıydı. Hani demişler ya, 'mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var!'.<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-xROAwF7u8_s/Upi-9_QrrCI/AAAAAAAAAtM/PUn_tn337vQ/s1600/Zohara+Yaniv_Jerusalem_2000.png" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="200" src="http://1.bp.blogspot.com/-xROAwF7u8_s/Upi-9_QrrCI/AAAAAAAAAtM/PUn_tn337vQ/s200/Zohara+Yaniv_Jerusalem_2000.png" width="186" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Zohara Yaniv- Aktar- Kudüs 2000</td></tr>
</tbody></table>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-8wvLK0cBoT4/Upi-hRIHEzI/AAAAAAAAAtE/Irqsi6_pS74/s1600/Screen+Shot+2013-11-29+at+17.42.20.png" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="200" src="http://2.bp.blogspot.com/-8wvLK0cBoT4/Upi-hRIHEzI/AAAAAAAAAtE/Irqsi6_pS74/s200/Screen+Shot+2013-11-29+at+17.42.20.png" width="154" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Haşhaş bitkisi</td></tr>
</tbody></table>
Afife Mat'ın Osmanlı imparatorluğu'nda afyon'un tarihi, Ayşe Mine Gençler-Özkan'ın Türkiye'de kullanılan şifalı çaylar ve Yeter Yeşil'in Türkiye'de yeni gelişen etnobotanik koleksiyonlarından bahseden sunumları; D. Crandall'ın Namibia'da Himba topluluklarındaki hastalık kavramları, B. Rendon Aguilar'ın Meksika'da %80'i endemik olan 800 tür kaktüsten meyveleri yenen iki türün doğada ve farklı yetiştirme koşullarında karşılaştıkları sorunları ve verimlerini kıyaslaması, Zohara Yaniv'in İsrail'deki Etiyopya ve Yemen musevilerinin geleneksel tıp uygulamalarını kıyaslaması ve G. Abdolbaset'in İran'da salep toplayıcılığı ve ticareti ile ilgili sunumları akılda kalanlardı. <br />
<br />
Habib Ahmad, Pakistan'da etnobotanik çalışmaların tarihçesi ve günümüzdeki durumu özetlediği konuşmasında farmakognozi çalışmalarının ağırlıklı olduğunu, 7 üniversite ile 7 merkezde (resource center?) etnobotanik eğitimi verildiğini ve yüzlerce eğitilmiş etnobotanikçinin ülke çapında çalışma yaptığını anlattı. Türkiye'de 'yüzlerce eğitilmiş etnobotanikçi', eğer eğitimden kasıt iki günlük temel kurslar ve lisans eğitimi sırasında alınan bir etnobotanik dersi değil ise, henüz bir hayal. Ama güzel bir hayal, bir gün belki Türkiye etnobotaniği ile ilgili bir sunumda böyle bir cümle kurmaya cesaret edebilirim. Düş kurmak gerekli ve iyidir.</div>
<div style="text-align: left;">
<br />
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
</div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-60353222607510211202013-10-05T12:29:00.002+03:002013-10-05T12:41:32.098+03:00<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-P-k0Z-xKfko/Uk7dgJFYoRI/AAAAAAAAApI/td8l8eFFJxA/s1600/Screen+Shot+2013-10-04+at+18.11.24.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-P-k0Z-xKfko/Uk7dgJFYoRI/AAAAAAAAApI/td8l8eFFJxA/s320/Screen+Shot+2013-10-04+at+18.11.24.png" width="235" /></a></div>
<br />
<div style="text-align: center;">
<b>Karadenizin yaman arıları, arıcıları ve bize öğrettikleri</b></div>
<br />
Arıcılık zor zanaat
heryerde, ama Doğu Karadeniz'in vadilerinde, örneğin Kamilet Vadisinde
daha da zor arıcı olmak. Şu şelaleye bir bakın ve resmin sağ üst köşesindeki arılığa... Görmesi bile zor, alttaki foto tele ile yakınlaştırarak çekildi ki karakovanlar ve merdiven kısmen görünebilsin. Yağmur ve şelalenin yarattığı buğu nedeniyle net değil görüntü. Kayalar ıslak, yosun ve eğreltilerle kaplı. Oraya çıkmayı denemedim bile. Bu bölgeye özgü Kafkas arılarının bu sarp vadilerde binbir tür çiçekten aldığı
nektar ve polenle oluşturdukları balın tadı, kokusu bir başka; ama belki
de balın tadı, ona verilen büyük emek nedeniyle bunca özeldir, benzersizdir. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-nr8NIAxLnn0/Uk7dqLFGtQI/AAAAAAAAApY/Ge6j6bcCmJU/s1600/Screen+Shot+2013-10-04+at+18.11.42.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="244" src="http://3.bp.blogspot.com/-nr8NIAxLnn0/Uk7dqLFGtQI/AAAAAAAAApY/Ge6j6bcCmJU/s320/Screen+Shot+2013-10-04+at+18.11.42.png" width="320" /></a></div>
Hemşinli arıcı Yusuf Coşkun dedi ki: 'karakovanın arısı özgürdür, hevesli çalışır. Kendi istediği gibi çalışır. Boyuna, enine yapabilir peteğini, rüzgara göre... karakovanın eskisini tercih eder arı, güve oymuşsa hele... mum tutturması kolay olur. Arı delikli tahtaları sever'. Belki ağaç kovuğuna benzetir arılar bu karakovanları... ve öyledirler gerçekte. Ağacın, tercihen ıhlamur ağacının gövdesinin oyulmasıyla yapılan bu kovanlar kışın sıcak olurmuş, yazın da nöbetleşe kanat çırparak havalandırır, serinliği sağlarlarmış arılar.<br />
<br />
Yusuf Coşkun, arılarını gözleyerek uzmanların bizi uyarıp durduğu 'iklim değişimi' ve diğer 'ayak izlerimizin' bölgede yarattığı değişimleri/ sorunları da aktardı Başköy yaylasında yaptığı sohbet toplantısında. Ona göre: 'Son üç yılda (2011-2013) ani bir değişim oldu. Bitki örtüsünün (orman gülünün) üstü kapandı, barajlar da havayı etkiledi, böğürtlen arttı ve orman altı bitkilerini örttü. Eskiden orman gülünü sağardık önce, sonra kestane alırdık. Hava geceleri soğuk şimdilerde, gündüzleri ısınıyor, ama gece soğukluğu bitkilerin çıkaracağı balı engelliyor. Ekolojik yaşamın bozulması, deterjanlar, çöpler ve benzerleri de arıları etkiliyor. Büyükbaş hayvancılığın azalması, keçilerin azalması olumsuz değişimler. Keçiler mesela karayemişin üstünü yerlerdi, budanmış olur, tazelenirdi. Göçmen kuşların göç yolları da değişti akarsular üzerine yapılan barajlarla. Borçka tarafına barajlar yapılıyor mesela oradan geçen kuşlar yolunu değiştiriyor. Eskiden arıkuşu yoktu, şimdi geliyor, 100-150 arı yiyor herbiri... 25 Ağustos gibi geliyor. Başka yerlerde yedikleri çekirdekleri de getiriyorlar ve burada yeni, tanımadığımız ağaçlar çıkıyor. Kışlar yumuşak geçiyor, o da iyi değil arılar çalışmaya devam ediyor, dışarı çıkıyor. Bulana dek arıyor, acıkıyor, yoruluyor, daha çok bal tüketiyor'...<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-Hj4fyWPO0v8/Uk7d8LIUgsI/AAAAAAAAApo/PQtTgjSAsuU/s1600/Screen+Shot+2013-10-04+at+18.14.36.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="246" src="http://2.bp.blogspot.com/-Hj4fyWPO0v8/Uk7d8LIUgsI/AAAAAAAAApo/PQtTgjSAsuU/s320/Screen+Shot+2013-10-04+at+18.14.36.png" width="320" /></a></div>
<br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-420Is7ieQYk/Uk7iqJU97pI/AAAAAAAAAqA/zrfV33enW1o/s1600/Screen+Shot+2013-10-04+at+18.44.49.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="64" src="http://4.bp.blogspot.com/-420Is7ieQYk/Uk7iqJU97pI/AAAAAAAAAqA/zrfV33enW1o/s320/Screen+Shot+2013-10-04+at+18.44.49.png" width="320" /></a>Cennetköy'de Fikri Abdoğlu bize karakovanlarını açtı, oğul alırken delikli kamışa yerleştirdiği ana arının sırrını anlattı. Şu alttaki kamıştan yuvaya yarıklar açılmış ve ağzına da bir küçük tıpa eklenmiş. Oğul döneminde bir haftalığına ana arıya ve iki de işçiye yuva olarak üretilmiş. <br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-9-tJVyDQLlE/Uk7egy7cCfI/AAAAAAAAAp0/857NVgO7HIo/s1600/Screen+Shot+2013-10-04+at+18.26.55.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-9-tJVyDQLlE/Uk7egy7cCfI/AAAAAAAAAp0/857NVgO7HIo/s320/Screen+Shot+2013-10-04+at+18.26.55.png" width="241" /></a>Karakovan yeni bir kovansa özellikle tercih ediliyor bu kamış. Daldan aldıkları oğulu kovana silkelemeden önce bir örtüye silkeliyorlar, anayı bulup yuvaya yerleştirip sonra yuvayla karakovanın içine koyuyor, üstüne oğulu döküyor/ silkeliyorlar. Ya da zaten silkelemeye bile gerek kalmadan anasını takip ediyor arılar. Anayı beslemeyi sürdürüyor arılar kamışın yarıklarından... bir hafta sonra ana, kovana alışıp çalışma başladığında çıkarılıyor kafes-yuvasından ve yavru atmaya başlıyor. <br />
Karadenizli arıcıların çeşitli sorunları var sarp doğaya, değişen iklim-çevre koşullarına, kuşların, bitkilerin farklılaşmasına ek olarak. Arıcılar arasında eskiden varolan sözsüz yasalarda da değişimler olmuş. Örneğin 'oğulu kim görürse onun' denirmiş ama, aması var... Kovanlara 'oğul çekici maddeler' koyanlar artmış, boş kovanlarını getirip içine de melisa ve binbir çeşit 'arı ayartıcı kokulu madde' konulduğunda kimi arıcının tepkisi çok sert olabiliyor. Bu işi kendi bölgesinde, arılığında, kendi arılarından çıkan oğulu çekmek için yapmak kabul görüyor bir ölçüde, ama hiçbir şey koymamak gerek arı çekmek için denildi. </div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-91863115922968868522013-08-29T12:26:00.001+03:002013-08-29T16:35:49.088+03:00<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<style>
<!--
/* Font Definitions */
@font-face
{font-family:Cambria;
panose-1:2 4 5 3 5 4 6 3 2 4;
mso-font-charset:0;
mso-generic-font-family:auto;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:3 0 0 0 1 0;}
@font-face
{font-family:TimesTurk;
panose-1:0 0 4 0 0 0 0 0 0 0;
mso-font-charset:0;
mso-generic-font-family:auto;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:3 0 0 0 1 0;}
/* Style Definitions */
p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal
{mso-style-parent:"";
margin:0cm;
margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:12.0pt;
font-family:"Times New Roman";
mso-ascii-font-family:TimesTurk;
mso-fareast-font-family:Cambria;
mso-fareast-theme-font:minor-latin;
mso-hansi-font-family:TimesTurk;
mso-bidi-font-family:"Times New Roman";
mso-bidi-theme-font:minor-bidi;
mso-ansi-language:TR;}
@page Section1
{size:595.0pt 842.0pt;
margin:72.0pt 90.0pt 72.0pt 90.0pt;
mso-header-margin:36.0pt;
mso-footer-margin:36.0pt;
mso-paper-source:0;}
div.Section1
{page:Section1;}
</style>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-zNkPRYMFe5Q/Uh75_6VMuAI/AAAAAAAAAmc/1RW_zDItNAg/s1600/Screen+Shot+2013-08-29+at+10.34.41.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-zNkPRYMFe5Q/Uh75_6VMuAI/AAAAAAAAAmc/1RW_zDItNAg/s320/Screen+Shot+2013-08-29+at+10.34.41.png" width="229" /></a></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span lang="TR"></span></b><b>GOLA 8. YEŞİL YAYLA FESTİVALİ</b></div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
<span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">16-18
Ağustos 2013</span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">GOLA Kültür Sanat ve Ekoloji Derneği bu
yıl sekizinci kez ‘ya nasip ya kısmet...’ deyip Kaçkar Dağlarının eteklerinde Artvin
ve Rize yaylalarında gerçekleştirdi festivalini. Her yıl Doğu Karadeniz Bölgesinin başka bir kültürel değerini ortaya çıkaran festivalin </span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">bu yılki teması ‘Arılar ve Geleneksel Arıcılık’ idi. </span>Geçen yılki 'geleneksel meyveler' çalışmaları sırasında kendiliğinden doğmuştu arıcılık teması. Balın bölge için önemini vurgulamıştı her konuştuğumuz kişi. Bal ve kovanları önemliydi, o nedenle meyve ağaçlarını ilaçlamaktan kaçınıyor ve ilaçlamadan, kendiliğinden meyve veren yerel ağaçları tercih ediyorlardı. Bu ilişki önemli bir yerel değeri, yerel meyveciliği korurken ilaçsız, sağlıklı bal üretmeyi, sağlıklı arı nesilleri yetiştirmeyi de mümkün kılıyordu. İşte o nedenle yüksekti Karadeniz balının fiyatı... Bu yıl yine ya nasip ya kısmet yağmura çamura
inat çıkar mıyız o yaylalara dedik, çıktık yola ve en önemlisi inebildik
aşağıya. Yeşille yoğrulmuş, ağzımız balla tatlanmış, kulaklarımızın pası Kardeş
Türkülerle, Karadeniz Kadın Korosuyla silinmiş döndük evimize, gelecek yılın
temasını merakla bekleyerek... </span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">GOLA ekibi arılar gibi çalışkandı yine,
yaratıcıydı, coşkuluydu, çevrelerine, yerel kültürlere, doğaya saygılıydı ve
yine bir olmazı başarıp uzaklardan gelen onca kişiyi erişimi zor yollarda,
yaylalarda aksaksız bir festivalle ağırladılar. Eka Başkan Refika, Kutay, Birol
Topaloğlu, Cennet’ten Yücel hoca (Yıldırımkaya) ve genç gönüllüler olmasaydı bu
bölgeyi biraz da olsa yakından tanımamız, sevmemiz, dostluklar kurabilmemiz
olanaksızdı, hepsine en içten teşekkürler. Fındıklı'da bizi ağırlayan yurt yönetimi ve çalışanları da yine olağanüstü ev sahipliği ettiler. Bu yıl gözlerimiz Taner ile Caner’i aradı, eksikliklerini hissettik. </span></div>
<div class="MsoNormal">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-UB3HZUN0YkY/Uh78AQ_i19I/AAAAAAAAAmo/oG-aCdbz8Rg/s1600/Screen+Shot+2013-08-29+at+10.40.41.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="145" src="http://2.bp.blogspot.com/-UB3HZUN0YkY/Uh78AQ_i19I/AAAAAAAAAmo/oG-aCdbz8Rg/s200/Screen+Shot+2013-08-29+at+10.40.41.png" width="200" /></a><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Her gittiğimiz vadide, yaylada insanlar güler yüzle bize
kendi geleneklerini aktardılar, ballarını tattırdılar, kara kovanlarını gördük,
kuzinede pişmiş mısır ekmeği, hamsili ekmek yedik. Karadeniz insanının
karakovanları ne zorluklarla kayalara, arılıklara yerleştirdiğini, balı ne
zorluklarla hasat ettiğini gözledik. Yine her fırsatta tulum sesi duyulunca
horona katıldı bilen bilmeyen. Ortacalar'daki Çifte Köprülere saygı duruşunda bulunduk, Fırtına Deresi sesiyle büyülendik... </span></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-YMTcl-DMx8M/Uh79ssYxFqI/AAAAAAAAAm0/YlBCVrIcUUQ/s1600/Screen+Shot+2013-08-29+at+10.50.45.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="141" src="http://4.bp.blogspot.com/-YMTcl-DMx8M/Uh79ssYxFqI/AAAAAAAAAm0/YlBCVrIcUUQ/s200/Screen+Shot+2013-08-29+at+10.50.45.png" width="200" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Sevinçler, keyifler, horonlar kadar
acıları da paylaştık bu yıl. Bu festivalin hazırlıkları sırasında elim bir kazada
kaybettiğimiz arıcı İlyas Can’a adanmıştı festival. GOLA ekibinden İlkay
Nişancı’nın hazırladığı İlyas Can belgeselini, Kamilet Vadisindeki kendi mekanı
Mençuna Restoran’da, eşi Resmigül, oğlu Erkan ve güzelim kızlarıyla birlikte tüm
katılımcılar ağlayarak izledik.</span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"> 1955’te Arhavi- Arılı (Papilat) köyünde
doğan İlyas’ın belgeselde anlattığı Kamilet Vadisinin ve burada sürdürdükleri
doğal arıcılığın bir başka HES inşaatı tehdidi altında olduğunu da ağlayarak gördük.
Ağaçların kesildiğini, iş makinelerinin bu zorlu doğadaki nazik dengeyi
mahvetmekte olduğunu içimiz yanarak izledik. Mençuna şelalelerine giden yola
dizilmişti jandarma, neden orada olduklarıysa belirsizdi... Bu doğa, buradan
elde edilen bal, eko turizm ile HES’in getirisi, götürüsü hesaplanmakta mıdır?
Hadi çevre insanını bir yana koyalım, belki onlar gidecek yer bulurlar, ama bu
derelerde ve çevresinde yaşayan balıklar, bitkiler, kuşlar, sülükler,
börtü-böcek ne olacak? Yüzyılların oluşturduğu toprak-su dengesini bozunca
seller olacağı kesin, sizin teknolojiniz bunu engelleyebilecek mi? Bu ülkeyi
son deresine dek talan edince nereye göçeceğiz hep birlikte? </span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Yerel halka bu HES'i isteyip istemedikleri soruldu mu? Ne getirir, ne götürür anlatıldı mı? ÇED yapıldı mı? </span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-JM06K-8Pomo/Uh8FnDmT_kI/AAAAAAAAAnM/qwkdWNyySK8/s1600/Screen+Shot+2013-08-29+at+10.53.32.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://2.bp.blogspot.com/-JM06K-8Pomo/Uh8FnDmT_kI/AAAAAAAAAnM/qwkdWNyySK8/s200/Screen+Shot+2013-08-29+at+10.53.32.png" width="146" /></a><a href="http://3.bp.blogspot.com/-fTKIiSsNwWI/Uh8CQf1tnZI/AAAAAAAAAnA/QNDllLfD0LY/s1600/Screen+Shot+2013-08-29+at+11.10.14.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="157" src="http://3.bp.blogspot.com/-fTKIiSsNwWI/Uh8CQf1tnZI/AAAAAAAAAnA/QNDllLfD0LY/s200/Screen+Shot+2013-08-29+at+11.10.14.png" width="200" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Kamilet Vadisi'nde İlyas Can'ın eşi ve kızları bize öyle ballı lezzetler tattırdı ki her yıl gelmek şart oldu. Bal pekmezi, ballı tavalama ve ballı ekmeği kuzinede pişirip ikram ettiler. Keşke vadileri bu HES ile bozulmaya, ağaçları kesilmeyip, doğası altüst edilmeyeydi de keyifle geleydik ziyarete her yıl. </span></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Bu yıl 20.yılını kutlayan Kardeş Türküler Arhavi'deki Gösteri Merkezi'nde müthiş bir konser sundular ve her dilde barış umudunu paylaştılar bizlerle. Nice yirmi yıllara, sağolun, varolun. Konserin ortalarında sahneye çıkıp önde çömelen </span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">iki genç bir an herkesin soluğunu kesti, kimdiler, niye oradalardı? Sonra kollarını kaldırıp bedenleriyle türküye eşlik ettiklerinde coşkuyla ayağa fırladık. Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğundan bu iki dansçının halayı herkesi büyüledi. Başköy yaylasında gerçekleştirdikleri dans atölyesi de beden dilinin nasıl güçlü bir araç olduğunun ispatı gibiydi. </span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-9fdYeDygYxU/Uh8LfUYGAbI/AAAAAAAAAnk/Ia9dadMwoJQ/s1600/Screen+Shot+2013-08-29+at+11.42.30.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://1.bp.blogspot.com/-9fdYeDygYxU/Uh8LfUYGAbI/AAAAAAAAAnk/Ia9dadMwoJQ/s200/Screen+Shot+2013-08-29+at+11.42.30.png" width="172" /></a><a href="http://1.bp.blogspot.com/-Nj_-RTeoLwQ/Uh8KJkrAVHI/AAAAAAAAAnY/YJvukl8kt8o/s1600/Screen+Shot+2013-08-29+at+11.44.01.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="239" src="http://1.bp.blogspot.com/-Nj_-RTeoLwQ/Uh8KJkrAVHI/AAAAAAAAAnY/YJvukl8kt8o/s320/Screen+Shot+2013-08-29+at+11.44.01.png" width="320" /></a></div>
Öyle çok etkinlik sığdırılmıştı ki bu üç güne ve her biri öyle hoş, öyle yaratıcıydı ki hangi birini yazayım, neyi anlatayım tereddüt içindeyim. Başköy Yaylası deyince Denizhan Özer küratörlüğündeki land art/ arazi sanatı ürünlerini anmamak olamaz. Sevgili arıcı dostum Debra Roberts ile bu eserlerden birinin yanında resim çektirmekten kendimizi alamadık. Başköy yaylasında benim için en çarpıcı, en unutulmaz anlardan biri de Kardeş Türküler kadınlarının, kadınlar tarafından yakılan türküleri seslendirmeleriydi. Feryal ve Fehmiye'nin yorumları, katılımcıları türküye katmaları ve tüm ekibin uyumu <span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">olağanüstüydü. Mine Kalaycı ile Güler Topaloğlu da birer destanla Karadenizli kadınların sesini yükselttiler. Aynı sahneyi daha sonra Emre Pehlivanlar ve Ali Baran paylaştı, güneşi onlarla batırdık Başköy'de... Arhavili genç sanatçı Emre'nin bestesi 'sen çiçek ol ben arı' şarkısı da festival temasıyla çok uyumluydu.</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-qJWeKCStbvs/Uh8NqZ1-VoI/AAAAAAAAAnw/0kgI5iWwqXg/s1600/Screen+Shot+2013-08-29+at+11.59.14.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="238" src="http://2.bp.blogspot.com/-qJWeKCStbvs/Uh8NqZ1-VoI/AAAAAAAAAnw/0kgI5iWwqXg/s320/Screen+Shot+2013-08-29+at+11.59.14.png" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Çocukların festivale katılımı da bu yıl çok iyiydi... Gola Çocuk Korosu Lazca şarkılarıyla, Ordu'dan gelen Deniz Yıldızı Zihinsel Engelliler Derneğinin Ebruli Ritim Grubu ve Şafak Velioğlu'nun Cennet Köy çocuklarıyla oluşturduğu Geridönüşüm Ritim Atölyesi ritimleriyle, yaratıcılıklarıyla herkesi hayran bıraktılar. Tüm emeği geçenlere, çocuğundan yaşlısına bir kez daha sevgiyle, saygıyla teşekkürler... Karadenizde öğrendiğim birçok etno bilgi, arıcılık notları ve fotoğraflar başka yazılarda yer arayacak kendisine...</span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-vHTW3Lh3xx8/Uh8QA42Y-YI/AAAAAAAAAn8/LYLkr_WXqDE/s1600/Screen+Shot+2013-08-29+at+12.09.03.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="214" src="http://3.bp.blogspot.com/-vHTW3Lh3xx8/Uh8QA42Y-YI/AAAAAAAAAn8/LYLkr_WXqDE/s320/Screen+Shot+2013-08-29+at+12.09.03.png" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
<div class="MsoNormal">
</div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"> </span>
</div>
</div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-44026022430748388792013-02-28T16:16:00.001+02:002013-02-28T16:16:40.646+02:00<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
DÜNYANIN EN GÜZEL SAÇ TOKASI<br />
<br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-wijPEnqEA7k/US9mQOJ4pSI/AAAAAAAAAgY/MCbKR2pBGZY/s1600/Screen+Shot+2013-02-28+at+14.54.42.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-wijPEnqEA7k/US9mQOJ4pSI/AAAAAAAAAgY/MCbKR2pBGZY/s320/Screen+Shot+2013-02-28+at+14.54.42.png" width="208" /></a>Etnobotanik konulu çalışmaları okumak herzaman yeni şeyler öğretiyor. Geçen gün epey gecikerek de olsa Yeter Yeşil'in Kürecik- Malatya konulu (İÜ Eczacılık Fak. Doç. Emine Akalın yönetiminde) yüksek lisans tezini (2007) okuyordum. Yeter, Kürecikli imiş, kendi doğup büyüdüğü topraklarda halkın bitki kullanımını araştıran bir tez yaparak oldukça zor bir işi başarmış. Pek çok ilginç veri vardı ama rastgeldiğim bir toka resmi beni büyüledi. Yeni Türkiye Bitkileri Listesi'nde kağıtçiçeği olarak anılan, ancak Kürecik'te yerel adı olmayan<i> Xeranthemum annuum</i> ve <i>Xerathemum cylindraceum</i> meyvelerinin çocuklar tarafından armut yaprakları üzerine geçirilmesiyle oluşturulan tokayı etnobotanik sevenlerle paylaşmak istedim. Yeter'e yazıp sordum, izin verdi ve bir de kullanım resmi gönderdi. Bu güzelim tokayı tasarım yarışması olsa 'en güzel toka' seçerlerdi eminim. Yeter Yeşil'e doktora çalışmasında başarılar diler, bu resimleri paylaşmama izin verdiği için ayrıca teşekkür ederim.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-JIwMmOFE-UA/US9lnIgbRVI/AAAAAAAAAgQ/E0AcpnA1uJ0/s1600/Screen+Shot+2013-02-28+at+15.57.53.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="203" src="http://2.bp.blogspot.com/-JIwMmOFE-UA/US9lnIgbRVI/AAAAAAAAAgQ/E0AcpnA1uJ0/s320/Screen+Shot+2013-02-28+at+15.57.53.png" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
<br /></div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-21966599184570561632013-02-23T11:06:00.001+02:002013-02-23T21:29:45.149+02:00<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-tEE5X96igjo/USh-XVh7StI/AAAAAAAAAf0/yVcyNEywAoY/s1600/Screen+Shot+2013-02-21+at+18.54.46.png" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="117" src="http://2.bp.blogspot.com/-tEE5X96igjo/USh-XVh7StI/AAAAAAAAAf0/yVcyNEywAoY/s400/Screen+Shot+2013-02-21+at+18.54.46.png" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><br /></td><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><br /></td><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><br /></td><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><br /></td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: center;">
<b> ANTALYA'DA YAPILACAK ULUSLARARASI ETNOBOTANİK SEMPOZYUMU DUYURUSU</b></div>
<br />
Latin Amerikalı etnobotanikçilerin 1999'da Costa Rica'da başlattığı yıllık sempozyumlarının 11. sinin bu yıl Antalya'da yapılacağını sevinerek öğrendim. Geçen yıl Cambridge'de, 2011'de Lima/Peru'da ve 2010'da Portekiz- Lizbon'da gerçekleşen sempozyumların 2013 yılı toplantısının Türkiye'de yapılması öngörülmüş. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nden Doç. Dr. Alev Tosun'un başkanlığında 2-5 Kasım 2013'de Antalya Paloma Renaissance Resort'da düzenlenecek uluslararası sempozyumun teması 'halk tıbbı ve kültürlerarası tıbbi uygulamalar'. Bu sempozyum bize Latin Amerikalı ve ağırlıkla İspanyolca konuşan meslekdaşlarımızın çok değerli çalışmalarını dinleme, izleme, verilerimizi, yöntemlerimizi paylaşma olanağı sunacak. Ortak dil İngilizce olacak. Arkeobotanikten tıp tarihine, besi üretiminden halk tıbbına çok geniş bir yelpazede birbirinden ilginç sunumlar dinleme olanağı bulacağımıza eminim. Aralarında sevgili arkadaşlarımız Prof. Dr. Hayri Duman, Doç. Dr. Ayşe Mine Gençler, Dr. Gülderen Yılmaz'ın da bulunduğu düzenleyici üyelere ve tüm komite üyelerine en içten başarı dileklerimi iletirim.<br />
Tüm ayrıntılar ve ilk duyuru broşürü için bakınız: <span style="color: #1f497d; font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><a href="http://www.ethnobotany2013.com/" target="_blank">www.ethnobotany2013.com</a>
</span></div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-25263587482410136882013-01-28T22:00:00.001+02:002013-01-28T22:05:52.712+02:00<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-size: small;"><b>Ürdün'den birkaç bitki: <span style="font-family: "Calibri","sans-serif";"> </span></b></span><br />
<span style="font-size: small;"><b><span style="font-family: "Calibri","sans-serif";">1) Calatropis procera</span></b></span><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-6PlRKpagejc/UQbAxZntL6I/AAAAAAAAAeU/WPtfsKlpYnI/s1600/20130119_144235.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://1.bp.blogspot.com/-6PlRKpagejc/UQbAxZntL6I/AAAAAAAAAeU/WPtfsKlpYnI/s320/20130119_144235.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: left;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-rl6mrjAYB-s/UQbA4P4XP0I/AAAAAAAAAec/uGhlwIH9Wuo/s1600/20130119_150149.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"></a><img border="0" height="150" src="http://2.bp.blogspot.com/-rl6mrjAYB-s/UQbA4P4XP0I/AAAAAAAAAec/uGhlwIH9Wuo/s200/20130119_150149.jpg" width="200" /><span style="font-size: small;"><span style="color: #1f497d; font-family: "Calibri","sans-serif";"><span style="color: black;"> </span></span></span><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-Ayt5hbThOgA/UQbPrrTXrbI/AAAAAAAAAes/9qbJJB7MSms/s1600/Screen+Shot+2013-01-28+at+21.19.35.png" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="144" src="http://2.bp.blogspot.com/-Ayt5hbThOgA/UQbPrrTXrbI/AAAAAAAAAes/9qbJJB7MSms/s200/Screen+Shot+2013-01-28+at+21.19.35.png" width="200" /></a><span style="font-size: small;"><span style="color: #1f497d; font-family: "Calibri","sans-serif";"><span style="color: black;">Ürdün'ün güneyinde Ölü Deniz<span style="font-family: "Calibri","sans-serif";"> civarında</span> Safi Köyü yakınlarında yol kenarında iri meyveli tanımadığım bir ağaç görünce durduk. Meyveleri iri greyfurt büyüklüğünde ve sarımsı renkteydi. Üçlü, dörtlü gruplar halindeki meyvelere uzanıp dokununca içlerinin boş<span style="font-size: small;"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif";"> </span></span>olduğunu farkettim. Çok şaşırtıcı bir deneyimdi. Ağaçlar birkaç metre yükseklikte, iri yaprakları ve meyveleriyle görüntüsü çok hoş. Meyveyi hafifçe yarınca içinde pul gibi dizilmiş tohumları görünüyor. Kuzey ve tropikal Afrika, Batı ve Güney </span></span><span style="color: #1f497d; font-family: "Calibri","sans-serif";"><span style="color: black;">Asya'ya özgü bu bitkinin </span></span><span class="family" style="white-space: nowrap;">Asclepiadaceae familyasına ait </span><br /><span style="font-family: "Calibri","sans-serif";">Calatropis procera olduğunu, Arapça adının da </span></span><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11pt;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #1f497d; font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><span style="font-size: small;"><span style="color: black;">‘ushr' olduğunu öğrendim arkeobotanikçi arkadaşımdan. </span></span></span></span></span><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11pt;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #1f497d; font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><span style="font-size: small;"><span style="color: black;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #1f497d; font-family: "Calibri","sans-serif";"><span style="color: black;">Tohumlar olgunlaşınca ortadaki lifler yastık doldurmakta kullanılırmış. Wikipedia'yı açınca şahane çiçeklerini<span style="font-size: small;">n de fotoğrafını buldum. Sodom Apple, Sodom elması adıyla anıldığı<span style="font-size: small;">nı, Romalı Yahudi tarihçi Josephus tarafından ilk kez Sodom'da bulunarak tanımlandığını da oradan öğrendim. Sadece Ürdün ve Filistinde değil, Jamaica'da da meyvelerinin içindeki liflerin yastık doldurmakta kullanıldığını öğrenmek de ilginç geldi bana.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11pt;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #1f497d; font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><span style="font-size: small;"><span style="color: black;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #1f497d; font-family: "Calibri","sans-serif";"><span style="color: black;"><span style="font-size: small;"><span style="font-size: small;"><b>2) Amman Pazarından <span style="font-size: small;">bir sebze</span></b>: </span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-4Ndz2Uob-98/UQbRAw0Gj7I/AAAAAAAAAfE/e11GNY8c3KI/s1600/20130118_144848.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://4.bp.blogspot.com/-4Ndz2Uob-98/UQbRAw0Gj7I/AAAAAAAAAfE/e11GNY8c3KI/s320/20130118_144848.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11pt;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #1f497d; font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><span style="font-size: small;"><span style="color: black;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #1f497d; font-family: "Calibri","sans-serif";"><span style="color: black;">Amman'da merkezdeki pazarda tanımadığım yumrulu bir sebze<span style="font-size: small;">yi</span> <span style="font-size: small;">fotoğrafladım. Biryerlerden tanıdık geldi, ama çıkartamadım. Eve <span style="font-size: small;">dönüp <span style="font-size: small;">fotoğraf<span style="font-size: small;">ı</span> gösterince Carol 'taro' dedi. <i>Colocasia esculenta</i> dedikten sonra hah dedim, bu bizim g<span style="font-size: small;">o</span>legaz ya da kolakas. Yeditepe'den sevgili öğrencim Talar Pesen'in ödevinde anlattığı sebze. ICEB 2005'te Peter Matthews'un </span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11pt;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #1f497d; font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><span style="font-size: small;"><span style="color: black;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #1f497d; font-family: "Calibri","sans-serif";"><span style="color: black;"><span style="font-size: small;"><span style="font-size: small;"><span style="font-size: small;"><span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11pt;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #1f497d; font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><span style="font-size: small;"><span style="color: black;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #1f497d; font-family: "Calibri","sans-serif";"><span style="color: black;"><span style="font-size: small;"><span style="font-size: small;"><span style="font-size: small;">İtalya'dan ba<span style="font-size: small;">şlayarak tüm </span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span>Doğu Akdeniz<span style="font-size: small;"> ülkelerinde <span style="font-size: small;">bulduğu ve çok ilginç bir makale olarak sunduğu a<span style="font-size: small;">ynı sebze. Araceae familyasından bu sebze sınırlı miktarda güneyde yetiştirilmekte, ancak </span></span></span><br />
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11pt;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #1f497d; font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><span style="font-size: small;"><span style="color: black;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #1f497d; font-family: "Calibri","sans-serif";"><span style="color: black;"><span style="font-size: small;"><span style="font-size: small;"><span style="font-size: small;"><span style="font-size: small;"><span style="font-size: small;"><span style="font-size: small;">Kıbrıs'ta, Mısır'da çok yaygın bir gıda.</span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></div>
<div style="text-align: left;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-1IAmdBxHFko/UQbQyMwEnHI/AAAAAAAAAe8/IGE-MXnft9w/s1600/20130118_144412.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://3.bp.blogspot.com/-1IAmdBxHFko/UQbQyMwEnHI/AAAAAAAAAe8/IGE-MXnft9w/s320/20130118_144412.jpg" width="320" /></a></div>
<span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11pt;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #1f497d; font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt;"><span style="font-size: small;"><span style="color: black;"><span style="font-size: small;"><span style="color: #1f497d; font-family: "Calibri","sans-serif";"><span style="color: black;"><span style="font-size: small;"><span style="font-size: small;"><span style="font-size: small;"><span style="font-size: small;"><span style="font-size: small;"><span style="font-size: small;"><b>3) Amman pazarından bir meyve</b>:</span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span></span> Bu sarı, iri meyveler de yabancı geldi. Greyfurt desem değil, kavun desem yapraklar farklı. <i>Citrus</i> olduğu kesindi de neydi? Cevap yine Carol'dan geldi: Pomelo<span style="font-size: small;"> ya da Arapça adıyla Bomeli: <i>Citrus maxima</i>. <span style="font-size: small;">Örnek olarak aldığım meyveyi kesip yedik. Çok i<span style="font-size: small;">ri kabukların altından irice limon dilimleri çıktı yassı çekirdekleriyle. <span style="font-size: small;">Sulu kısmı sarmalayan ince kabuk da yenmeyecek kadar sertti, ancak iç kısım oldukça lezzetli, portakalla greyfurt arası, tatlı bir lezzete sahipti. Afiyetle yedik hiç değilse birini.</span></span></span></span></div>
</div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-22449313636448176302013-01-28T19:28:00.000+02:002013-01-28T22:01:55.980+02:00<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<b>Ölü Deniz'de Um-Ahmad'ın bahçesinde bir gün</b><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-s3zICkW4Mbk/UQare_O66-I/AAAAAAAAAdc/Rqx_gVYCHe0/s1600/20130119_144409.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-s3zICkW4Mbk/UQare_O66-I/AAAAAAAAAdc/Rqx_gVYCHe0/s320/20130119_144409.jpg" width="240" /></a></div>
Um-Ahmad, yani Ahmad'ın annesi ya da esas adıyla Süleyma, Güney Ürdün'ün Safi köyünde yaşayan, altı çocuklu, kocasından ayrılmış bir çiftçi. Kocası nerde diye sordum, köydeymiş başka kadınla evlenmiş. Toprağı yok Süleyma'nın, köyde yaşamayan birinin toprağında yarıcı olarak çalışıyor, bahçesinin ürünlerini gelenlere satarak geçiniyor. Kocaman bir bahçe yaratmış, belki 10-15 dönüm ve inanılmaz çeşitlilikte sebzeler yetiştiriyor. Artık yorulduğunu, belki seneye toprağı işlemeyeceğini söylediğinde buna inanmak çok zor, öylesine fişek gibi, durup oturamayan bir kadın.<br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-tB5q9U6gsMo/UQav_7XPSvI/AAAAAAAAAds/iMtv8c4gxKs/s1600/20130119_140709.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://3.bp.blogspot.com/-tB5q9U6gsMo/UQav_7XPSvI/AAAAAAAAAds/iMtv8c4gxKs/s200/20130119_140709.jpg" width="150" /></a>Keçileri var yolun öteki yanında, bizi götürüp gösterdi tek tek. Keçiler iki çeşit, bir kısmı uzun kulaklı, çenelerinin altında belirgin iki mememsi torba var. Burunları çıkıntılı. Keçileriyle resmini çekmemizi istedi, onları çok seviyor ve kıvanç duyuyor belli ki. Satıştan artan yaprakları, sapları sık sık toplayıp onlara götürüyor. Nasıl ki bir tavuğun hiçbir parçasını atmazsak bir bahçede de hiçbir şey ziyan olmaz diyor.<br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-6-Jhlcm2j7M/UQazsrp1vvI/AAAAAAAAAd8/3RWCt4nphMc/s1600/20130119_133916.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="150" src="http://2.bp.blogspot.com/-6-Jhlcm2j7M/UQazsrp1vvI/AAAAAAAAAd8/3RWCt4nphMc/s200/20130119_133916.jpg" width="200" /></a>Süleyma eğitimsiz, ama akıllı, çalışkan ve becerikli. En küçük oğlu ona yardım ediyor etmesine de Süleyma bahçeye yolladığında söylediği ürünü bulup getiremiyor. Süleyma kızıyor, kendi gidip eteğine, bohçaya, plastik sepete doldurup getiriyor istenenleri. Kefeleri olmayan bir terazide tartıyor lahanaları, turpları ve cümle zerzavatı... Gelenler bahçeden istediklerini koparıp yiyor, izin isteyen yok. <br />
Süleyma'nın bahçesi mevsimsiz, Ölü Deniz'in güneyinde, denizden 400 metre aşağıdaki bu arazide mevsimler kaybolmuş. Ocak ayının ortasında bahçesini ziyaret ettiğimizde bir yanda domates, biber, patlıcan, bezelye, yeşil soğan ve balkabağı; öte yanda karnabahar, brokoli, turp ve lahana yanyana büyümekte, hasat edilmekteydi. Baklalar çiçekteydi, neredeyse kavun tohumlarını dikecekti, sırık fasulyeleri tohumluğa ayırmıştı. Karahindibaların tohumlarını toplayıp bahçesinde yetiştirmiş, ebegümecilerse tarla arsız otu olarak heryerde büyümüş. Bir koca tarla arapsaçı vardı, iri yumrularını soyup ikram etti. Bezelye, roka, domatesleri sıra aralarında gezerken toplayıp atıştırdık herkes gibi.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-4fUO5wuGaqM/UQazzvWbhBI/AAAAAAAAAeE/IngmmYEilRY/s1600/20130119_133532.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://2.bp.blogspot.com/-4fUO5wuGaqM/UQazzvWbhBI/AAAAAAAAAeE/IngmmYEilRY/s200/20130119_133532.jpg" width="150" /></a></div>
Süleyma başı dik bir kadın, karışık ekmiş ürünleri ama herbirinin nerede yetiştiğini, hangilerinin olgunlaştığını, hangisinin tohumunu nerden aldığını nasırlı avuçlarının içi gibi biliyor. Onu iyi tanıyan iki araştırmacı kadınla gittik ziyaretine, 'biz bir ekibiz' dedi. Ekip üyelerinden biri İngiliz bir arkeobotanikçi, diğeri ailesi Anadolu'dan gelip Ürdün'e yerleşmiş bir Ermeni antropolog. Beni Um-Ahmad'la tanıştıran dostlarıma sonsuz teşekkürler. Bahçeme geri dönüp topraktan ancak baş vermiş bezelyeleri, hala büyüyemeyen kıvırcıkları, boyları bir karışı bulmamış yeşil soğanları görünce Um-Ahmad'ın mevsimsiz bahçesine özendim. Ancak burada kış olmasa ne ben seyahat edebilirdim ne de oturup yazı yazabilirdim diye teselli ettim kendimi. </div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-78520368015194456002012-12-16T18:33:00.002+02:002012-12-16T18:33:31.930+02:00<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<h2 style="text-align: left;">
<b>7. Yeşil Yayla Festivali Hakkında Gecikmiş Notlar</b></h2>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-_YTDFwDIaiA/UM2Xe9UBJFI/AAAAAAAAAbk/rQArE0ALySk/s1600/yes%CC%A7il+yayla.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-_YTDFwDIaiA/UM2Xe9UBJFI/AAAAAAAAAbk/rQArE0ALySk/s320/yes%CC%A7il+yayla.jpg" width="247" /></a></div>
Bu yazın en güzel anıları Arhavi- Artvin ve Fındıklı- Rize'de gerçekleştirilen 7. Yeşil Yayla Festivaline aitti. Bugün geriye bakıp festival anılarımı, izlenimlerimi yazmak istedim. 29 Ağustos'tan 3 Eylüle dek Lome (Yolgeçen) ve Cennet köyleri arasında dolaştık ve yemyeşil Karadeniz'in keyfini çıkardık. Ama bununla kalmadık, pek çok yeni şey öğrendik, tattık, dokunduk bir ucundan Karadeniz'e. Gencecik gönüllüleriyle, yerel meyve ve yemek ziyafetleriyle, sepetleri- gudelileri, sonsuz halayları ve müziğiyle festival şahaneydi. Karadenizin yağmuru eksik olmadı. Yağmur altında yaylalar, pırıl pırıl parlayan yeşilin her tonu, arada koyu siyaha yakın buğulu ve çok lezzetli karayemişler, yaban mersinleri, ağaçlardan dökülen elmalar, armutlarla pekmez kaynatanlar, çay toplayanlar, mısır ayıklayanlar ve kemençeyi, tulumu duyunca işi gücü bırakıp halaya duranlar...<br />
GOLA'nın bu yıl 7. sini kutladıkları yayla festivali tam bir isabetle yerel meyve çeşitlerine ayrılmıştı. Muğla Meyve Mirası Çalışma Grubunu temsilen Neş'e Bilgin'le birlikte katıldığımız bu festivalde Gola ekibi bizden tam not aldı, bunun bir anlamı olmasa da... Eminiz Karadenizin bu cennet köşesinde adı sanı bilinmeyen pek çok yerel meyve çeşidi bulacaklar ve bu meyvelerin kullanımlarına ait geleneksel yöntemler saptayacaklar. Kendi yörelerinin kültürel mirasını ciddiye alan, araştıran, korumaya, sürdürmeye çalışan bu gençler yarınımızın sigortası diye düşünüyorum. Onlara yardımcı olan yerel ekipte öğretmen Yücel Yıldırımkaya ve turizmci Refik Lakerta'nın emekleri inkar edilemez ve elbet konukseverlikleri... Dilbilimci İrfan Çağatay'ı, alabalık restoranı sahibi Hasan Aksoylu'yu (ahşap hasır eserler koleksiyonunu, dink düzeneğini unutamayacağım), kemençe ustası Tevfik Küçükay'ı, Avcılar köyünde yerel meyve cenneti bahçesiyle Medet Özçavuş ve ailesini tanımaktan da büyük keyif aldım. Birol Topaloğlu'nun tulumunu daha önce de dinlemiştim bir iki kez, ama Karadeniz'de başka üfledi. Ekibinde yer alan Burhan Hasdemir, Emre Pehlivanlar ve Mustafa Biber de herbiri ayrı değerde müzisyenlerdi ve hepsini tanımak çok güzeldi. En şaşırtıcı deneyim Şafak Velioğlu'nun köy çocuklarıyla gerçekleştirdiği müzik izletisiydi. Köydeki atılmış, işe yaramayan ne varsa toplatıp boyalarla süsleyip kendi müzik araçlarını yaratmıştı çocuklar. Bu kadar yaratıcı, hem çocuklara birşeyler öğreten, hem keyifle izlenen bir gösteriye daha önce hiç tanık olmamıştım. Günlerce emek verdiği bu gösterim yağmur altında geçti, çeşitli terslikler oldu, istediği performans gerçekleşemedi diye yıprattı kendini, ama ben bundan daha mükemmel bir ritm birlikteliği düşleyemezdim. Karadeniz Kadın Sahnesi de müthişti tek kelimeyle. Makedonya'dan Bajsa Arifovska, kavalı, gaydası, tamburası ve kemanıyla; Ustrumiça'lı Fehmiye Çelik olağanüstü sesiyle beni çok etkiledi. Dalepe Nena grubundan Mine Kalaycı ile Güler Topaloğlu ve kemençeci İlknur Yakupoğlu üçlüsü her iki konserlerinde de birbirinden güzel türküler, ağıtlar söylediler. Unuttuklarım vardır muhakkak ama anımsama böyle seçici birşey işte. Hemen yazsaydım başka izlenimler öne çıkardı, ama önemli olan bu güzelim insanları, doğayı, kültürü gözlemleyebilmiş olmak ve etnobotanik adına yeni bilgilerle donanarak geri dönmekti. Sevgili Refika ve tüm Gola gönüllüleri, hepinize sonsuz teşekkürler.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-TErcmg0Zjfs/UM2X53cnVHI/AAAAAAAAAbs/ZiKai1KkZic/s1600/2012-08-27+03.39.50.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://1.bp.blogspot.com/-TErcmg0Zjfs/UM2X53cnVHI/AAAAAAAAAbs/ZiKai1KkZic/s200/2012-08-27+03.39.50.jpg" width="150" /></a><a href="http://1.bp.blogspot.com/-5tLDXryFla4/UM2Yf043NgI/AAAAAAAAAb8/5N2bzvKvFyQ/s1600/2012-08-29+21.56.11.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="150" src="http://1.bp.blogspot.com/-5tLDXryFla4/UM2Yf043NgI/AAAAAAAAAb8/5N2bzvKvFyQ/s200/2012-08-29+21.56.11.jpg" width="200" /></a><a href="http://4.bp.blogspot.com/-qFeBqhwp5VI/UM2YO4sauUI/AAAAAAAAAb0/S0jkfgvV8lc/s1600/2012-08-27+22.19.00.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="150" src="http://4.bp.blogspot.com/-qFeBqhwp5VI/UM2YO4sauUI/AAAAAAAAAb0/S0jkfgvV8lc/s200/2012-08-27+22.19.00.jpg" width="200" /></a><a href="http://2.bp.blogspot.com/-H-bZ304QzDQ/UM2Y58iQgbI/AAAAAAAAAcE/Qaajqy0UdlE/s1600/2012-08-31+02.49.31.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="150" src="http://2.bp.blogspot.com/-H-bZ304QzDQ/UM2Y58iQgbI/AAAAAAAAAcE/Qaajqy0UdlE/s200/2012-08-31+02.49.31.jpg" width="200" /></a><a href="http://2.bp.blogspot.com/-vnfyPtU9Q94/UM2aHs7lb-I/AAAAAAAAAck/kZgwq6jc1YU/s1600/2012-09-02+00.58.06.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="150" src="http://2.bp.blogspot.com/-vnfyPtU9Q94/UM2aHs7lb-I/AAAAAAAAAck/kZgwq6jc1YU/s200/2012-09-02+00.58.06.jpg" width="200" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-7hbFlJDYSaM/UM2ZcVWIqbI/AAAAAAAAAcU/DVtnUI-EvgY/s1600/2012-08-30+21.34.32.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://2.bp.blogspot.com/-7hbFlJDYSaM/UM2ZcVWIqbI/AAAAAAAAAcU/DVtnUI-EvgY/s200/2012-08-30+21.34.32.jpg" width="150" /></a><a href="http://1.bp.blogspot.com/-7QRaEjEEvMg/UM2ZKA2lVVI/AAAAAAAAAcM/Vju8eoSJO-k/s1600/2012-08-31+00.09.55.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="150" src="http://1.bp.blogspot.com/-7QRaEjEEvMg/UM2ZKA2lVVI/AAAAAAAAAcM/Vju8eoSJO-k/s200/2012-08-31+00.09.55.jpg" width="200" /></a><a href="http://3.bp.blogspot.com/-e-c5ViJSeWE/UM2Z1upPn3I/AAAAAAAAAcc/FiSI52D81A0/s1600/2012-09-01+02.14.50.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="150" src="http://3.bp.blogspot.com/-e-c5ViJSeWE/UM2Z1upPn3I/AAAAAAAAAcc/FiSI52D81A0/s200/2012-09-01+02.14.50.jpg" width="200" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-uPHEb4s_quA/UM2aoyFNtBI/AAAAAAAAAc0/Nep_g3dj78Y/s1600/2012-09-02+05.51.20.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="150" src="http://3.bp.blogspot.com/-uPHEb4s_quA/UM2aoyFNtBI/AAAAAAAAAc0/Nep_g3dj78Y/s200/2012-09-02+05.51.20.jpg" width="200" /></a><a href="http://4.bp.blogspot.com/-Yk9I6VhY5PI/UM2bDkI4v0I/AAAAAAAAAc8/GjZmzDgYHYY/s1600/2012-09-02+03.51.46.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="150" src="http://4.bp.blogspot.com/-Yk9I6VhY5PI/UM2bDkI4v0I/AAAAAAAAAc8/GjZmzDgYHYY/s200/2012-09-02+03.51.46.jpg" width="200" /></a><a href="http://2.bp.blogspot.com/-yJoe_x28XSs/UM2aTOv83FI/AAAAAAAAAcs/LKTcYhvSXIc/s1600/2012-08-31+06.12.44.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://2.bp.blogspot.com/-yJoe_x28XSs/UM2aTOv83FI/AAAAAAAAAcs/LKTcYhvSXIc/s200/2012-08-31+06.12.44.jpg" width="150" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-A1Pl13v9KqA/UM2bVjf_faI/AAAAAAAAAdE/t0hLFxdoS6E/s1600/2012-09-02+03.55.40.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="http://1.bp.blogspot.com/-A1Pl13v9KqA/UM2bVjf_faI/AAAAAAAAAdE/t0hLFxdoS6E/s400/2012-09-02+03.55.40.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<br />
<br /></div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-52371838819766844692012-08-18T10:34:00.001+03:002012-08-18T10:41:54.663+03:00<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-3riN5UCs4pQ/UC9ElfauTcI/AAAAAAAAAbE/HjiO_Wg8cHM/s1600/20110413_102522.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-3riN5UCs4pQ/UC9ElfauTcI/AAAAAAAAAbE/HjiO_Wg8cHM/s320/20110413_102522.jpg" width="240" /></a></div>
<style>
<!--
/* Font Definitions */
@font-face
{font-family:Times;
panose-1:2 0 5 0 0 0 0 0 0 0;
mso-font-charset:0;
mso-generic-font-family:auto;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:3 0 0 0 1 0;}
@font-face
{font-family:Cambria;
panose-1:2 4 5 3 5 4 6 3 2 4;
mso-font-charset:0;
mso-generic-font-family:auto;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:3 0 0 0 1 0;}
@font-face
{font-family:TimesTurk;
panose-1:0 0 4 0 0 0 0 0 0 0;
mso-font-charset:0;
mso-generic-font-family:auto;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:3 0 0 0 1 0;}
/* Style Definitions */
p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal
{mso-style-parent:"";
margin:0cm;
margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:12.0pt;
font-family:"Times New Roman";
mso-ascii-font-family:TimesTurk;
mso-fareast-font-family:Cambria;
mso-hansi-font-family:TimesTurk;
mso-bidi-font-family:"Times New Roman";
mso-ansi-language:TR;}
pre
{mso-style-link:"HTML Preformatted Char";
margin:0cm;
margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:10.0pt;
font-family:Courier;
mso-fareast-font-family:Cambria;
mso-bidi-font-family:Courier;}
span.HTMLPreformattedChar
{mso-style-name:"HTML Preformatted Char";
mso-style-locked:yes;
mso-style-link:"HTML Preformatted";
font-family:Courier;
mso-ascii-font-family:Courier;
mso-hansi-font-family:Courier;
mso-bidi-font-family:Courier;}
@page Section1
{size:612.0pt 792.0pt;
margin:72.0pt 90.0pt 72.0pt 90.0pt;
mso-header-margin:36.0pt;
mso-footer-margin:36.0pt;
mso-paper-source:0;}
div.Section1
{page:Section1;}
-->
</style>
<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: small;"><b><span lang="TR">Etnobotanikçilerin başı sagolsun:</span></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: small;"><b><span lang="TR">İznik'te sepetçi ustası Ali Kurtay'ı kaybettik</span></b></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
<span lang="TR" style="font-size: small;">İznik- Göllüceli sepetçi Ali dayı’nın vefatını
duyunca aklıma Yunus Emre’nin dizeleri geldi:</span></div>
<div style="text-align: left;">
<span lang="TR" style="font-size: small;">‘</span><span lang="TR" style="font-family: Times; font-size: small;">Bir garip ölmüş diyeler </span></div>
<div style="text-align: left;">
<span lang="TR" style="font-family: Times; font-size: small;">Üç günden sonra duyalar </span></div>
<div style="text-align: left;">
<span lang="TR" style="font-family: Times; font-size: small;">Soğuk su ile yuyalar </span></div>
<div style="text-align: left;">
<span lang="TR" style="font-family: Times; font-size: small;">Şöyle garip bencileyin’</span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-size: small;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
<span style="font-size: small;"><b><span lang="TR">9 A</span></b></span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; font-size: small;"><b>ğustos 2012</b>’de aramızdan ayrılan </span><span lang="TR" style="font-size: small;">Ali Kurtay,
benim sevgili ‘sepetçi ustam’dı. </span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; font-size: small;">İznik’te
</span><span lang="TR" style="font-size: small;">bu mesle</span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; font-size: small;">ği
sürdüren son ustalardan biriydi. </span><span lang="TR" style="font-size: small;">Kimsesiz de</span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; font-size: small;">ğildi ama Göllüce köyündeki
evinde yalnız yaşardı. 82 yaşında birinin köy yerinde yalnız yaşaması
Anadolu’da az görülen bir olaydır. Doğduğu büyüdüğü köyünde oğlu, kızı,
torunları olmasına karşın tek başına yaşamını sürdürürdü. Karısı ölmüş,
çocukları evlenmişti, kimsenin yanına sığınmadan tek başına son gününe dek
sevdiği işini, sepetçiliği sürdürdü. Kimseye yük olmadan, ördüğü sepetlerle
harçlığını çıkararak yaşadı. Güler yüzünü, elinde sepetleriyle çarşıya
gelişini, pazarda ona rastlamayı, takılmayı çok özleyeceğim. Bana yaptığı
güzelim odun sepetini, sofrayı, bahçemde meyve sebze toplarken kullandığım
zeytin sepetlerini de özenle kullanmayı sürdüreceğim.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
<span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; font-size: small;">Fındıktan
çok güzel zeytin sepetleri örerdi. Arada nişan ve gelin sepeti, sofra, kiraz
tabağı dediği çeşitlemeleri de yaptığı olurdu, ama en çok yuvarlacık karınlı,
kısa saplı zeytin toplama sepetlerini severdim. Sepetin en zor kısmı olan ‘ağız
bağı’ denilen bitirme yerini son yıllarda plastik şeritlerle tamamlıyordu ve
benim de kendisine takılma nedenim buydu. ‘Ali usta, kolaya kaçma, şu plastik
şeritleri kullanma’ diye takılırdım ona, o ise bunların daha dayanıklı olduğunu
söylerdi. </span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
<span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; font-size: small;">Atölye
olarak kullandığı evinin avlusunda onunla sohbete gittiğimiz bir gün bize acılı
hayat öyküsünü anlattı, annesiyle babasının geçimsizliğinden, sevgi görememiş
oluşundan, hanımıyla da sevgi dolu bir ilişki kuramadığından yakındı.
Yakınmalarını bir süre sürdürdükten sonra da keyifli bir kahkaha atıp:</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
<span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; font-size: small;">‘Yastıklar
minderler</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
<span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; font-size: small;">Göllüceli
Kel Ali’ye</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
<span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; font-size: small;">Kim
derler?</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
<span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; font-size: small;">Seleci
sepetçi derler’</span></div>
<div class="MsoNormal" style="text-align: left;">
<span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; font-size: small;">diye
kendi yazdığı bir mani söyledi. Kendisine adını sorana ‘Kel Ali’ ya da ‘Fındık
Kurdu’ derdi. Esprili, neşeli bir yanı vardı, en çok sevdiği şeylerden biri
televizyon kameralarıydı. TRT’nin yaptığı belgeselin yanı sıra birçok yerel
kanal da onu çekmişti ama hep bana ne zaman kameralarla geleceğimi sorup
dururdu. Bir sepet kursu yapmak üzere davetimi zar zor kabul etmişti, ancak
kadınların bu işe meraklı olduğunu duyunca ‘bu işi onlar yapamaz, dağa gidip
fındık biçemez, onu dilemezler’ demişti. Yine de malzemeleri kendisi hazırlama
koşuluyla sepet yapmayi öğretmeye istekliydi. Ne yazık ki bu kursu
gerçekleştiremedik, ona yeni öğrenciler kazandıramadık.<br />
Torunu Tamer Kurtay ve yakınları onun aletlerini, fotoğraflarını ve geride
kalan sepet malzemelerini verdiler. Göllüceli Halil İbrahim’e ve Tamer’e
içtenlikle teşekkür ederim. Ali ustanın anısını ve sepetlerini İznik’te
yaşatmaya çalışmayı ve ölümünden duyulan eksikliği birkaç satırla da olsa
anmayı borç biliyorum. Temennim bu diyarın daha nice Ali ustalar yetiştirmesi
ve güzelim sepetlere hasret kalmamamız. Eminim Ali dayı bu temennime içtenlikle
katılacaktır.</span></div>
</div>
Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-20401297.post-12151996530882496742011-11-05T23:29:00.000+02:002011-11-06T21:31:36.738+02:00<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
ETNOBOTANİK BUNUN NERESİNDE?<br />
Atölye çalışmalarında katılımcılarla yaptığımız bir uygulama vardır, adı: Etnobotanik bunun neresinde? Bir bitkiyi tanıtır ve ne işe/işlere yaradığını, nasıl kullanıldığını tartışırız. Bu kez bir yapıyı tanıtmak istiyorum, hadi bulun bakalım, etnobotanik ya da akıl ve mantık bunun neresinde?<br />
Yapı yaklaşık 1600 yıllık. İznik'in adı Nikea iken olasılıkla dördüncü yüzyılda inşa edilen bazilika planlı bir kilise: adı Ayasofya, İstanbul'daki Ayasofya'dan iki yüzyıl daha eski.
<style>
<!--
/* Font Definitions */
@font-face
{font-family:Cambria;
panose-1:2 4 5 3 5 4 6 3 2 4;
mso-font-charset:0;
mso-generic-font-family:auto;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:3 0 0 0 1 0;}
@font-face
{font-family:TimesTurk;
panose-1:0 0 4 0 0 0 0 0 0 0;
mso-font-charset:0;
mso-generic-font-family:auto;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:3 0 0 0 1 0;}
/* Style Definitions */
p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal
{mso-style-parent:"";
margin:0cm;
margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:12.0pt;
font-family:"Times New Roman";
mso-ascii-font-family:TimesTurk;
mso-fareast-font-family:Cambria;
mso-hansi-font-family:TimesTurk;
mso-bidi-font-family:"Times New Roman";
mso-ansi-language:TR;}
@page Section1
{size:612.0pt 792.0pt;
margin:72.0pt 90.0pt 72.0pt 90.0pt;
mso-header-margin:36.0pt;
mso-footer-margin:36.0pt;
mso-paper-source:0;}
div.Section1
{page:Section1;}
-->
</style><span lang="TR">MS 787 yılında </span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman";">bu yapıda</span><span lang="TR"> 7. Kons</span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman";">i</span><span lang="TR">l toplanarak</span><span lang="TR"> Hristiyanlığın ilkelerini tartışmış. Hristiyanların tümünün kabul ettiği bu toplantının bu</span><span lang="TR"> inancın </span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman";">şekillenmesinde önemli rolü olduğu için İznik kenti özel bir öneme sahip. Her yıl
bir çeşit Hac ziyareti yapan yüzlerce turist bu yapıyı ziyarete gelir. Çinileriyle de ünlü ilçenin Arkeoloji Müzesi'nden çok Ayasofyası önünde durur turist otobüsleri.</span>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-ITorOYj-ADk/TrbfEY1diKI/AAAAAAAAAWE/nE5xdkQyblg/s1600/20111106_115425.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://2.bp.blogspot.com/-ITorOYj-ADk/TrbfEY1diKI/AAAAAAAAAWE/nE5xdkQyblg/s200/20111106_115425.jpg" width="150" /></a><a href="http://4.bp.blogspot.com/-B9fLqYjTWgA/TrWpEs0dQAI/AAAAAAAAAV8/ID1aex1OGpE/s1600/20111104_153149.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://4.bp.blogspot.com/-B9fLqYjTWgA/TrWpEs0dQAI/AAAAAAAAAV8/ID1aex1OGpE/s320/20111104_153149.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman";">İ</span><span lang="TR">znik’in 1331’de Orhan Gazi tarafından alınmasından sonra camiye
çevrilmiş Ayasofya</span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman";">.</span><span lang="TR"> Her fatih gibi Orhan Bey de varolan en büyük ibadethaneyi cami yapmış.</span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman";"></span><span lang="TR" style="font-family: TimesTurk; font-size: 12pt;"> Ancak onu izleyen yıllarda İznikte görkemli camiler inşa edilmiş. Ayasofya</span><span lang="TR" style="font-family: TimesTurk; font-size: 12pt;"> depremler ve yangınlarda tahrip olduğundan 19. yüzyılda terk edilmi</span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; font-size: 12pt;">ş. 1930'larda ve 1950'lerde kazılar yapılarak mozaikleri ortaya çıkartılmış, 2000'li yıllarda restore edilmiş ve sıva altında kısmen korunan freskler de ortaya çıkarılmış. 2007'de Müze olarak restore edilip ziyarete açılmış. </span></div>
<div class="MsoNormal">
<span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; font-size: 12pt;">2011 yılı Kasım ayına dek </span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; font-size: 12pt;">Ayasofya'nın </span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; font-size: 12pt;">Cami olduğu kimsenin aklına gelmedi, ama sonra nedense, nasılsa, kapısındaki müze yazısı kaldırılıp ibadete açıldı. Bir gecede Müzeden Camiye çevrildi Ayasofya. 14. yüzyıl yapısı Yeşil Cami ve Hacı Özbek Camii, 15.yüzyıla ait Mahmut Çelebi Camii</span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; font-size: 12pt;"> ve Şeyh Kudbettin Camii</span><span lang="TR" style="font-family: "Times New Roman"; font-size: 12pt;"> dahil 22.000 nüfuslu bir ilçede 12 cami varken her yıl yüzlerce kişinin gezdiği bir müzenin camiye döndürülme gerekçesini bulun bakalım? Kültür Bakanlığı sitesine bakmayın, orada hala Müze olduğu kayıtlı. </span></div>
</div>Fusun Ertuğhttp://www.blogger.com/profile/09102795741720676566noreply@blogger.com