Pazar, Mayıs 20, 2007









YENİ PROJE: MUĞLA’NIN YERLİ MEYVELERİ:
KÜLTÜREL MİRAS, VERİTABANI VE KORUMA PROJESİ


Ülkemizde yüzyılların emeğiyle geliştirilen yerli meyve çeşitlerinin hızla yok olduğu, doğal bitkilerimiz kadar insanların kültüre aldığı, yaratıcılarının isimleri (Keram nene payamı, Mustabey armudu, vb.) ya da yetiştirildiği yer ile anılan (örn. Kasaba kavunu) yerli ırkların da ülkemizin zenginliği olduğu düşüncesinden hareketle, meyve ırklarının yerli adlarıyla saptanması, tescili, yerinde korunması, değerinin anlaşılması ve yetiştirilerek pazara sunulması amaçlanmaktadır. Projenin bir pilot proje olarak Muğla ilinde başlatılması, veri tabanı geliştirilip alanda yöntemlerin sınanmasından sonra başka illere de yaygınlaştırılması hedeflenmektedir.

Kırsal nüfusun azalması ve yaşlı nüfustan oluşması, iç ve dış pazarın tek tip meyveye gereksinimi, makineleşme, standart yabancı türlerin tavsiyesi gibi çok çeşitli etkenler geleneksel yerli ırkların azalmasına, hatta bir kısmının tümüyle yok olmasına neden olmuştur. Pazarlarımızda geleneksel meyvelerimizin yerini yabancı türler almıştır. Yabancı çeşitlerle birlikte Türkiye'ye yeni bitki hastalıkları gelmekte, dışa bağımlı gübre ve tarım ihtiyaçlarına gereksinim artmaktadır. Bilinçsiz ilaç kullanımı ilerde daha da tehlikeli sağlık sorunlarına yol açabilir. Yerli kültür meyvelerinin ve doğru, doğa dostu yöntemlerin kullanımı, bunların yeniden kazanılması pek çok kazanımı da beraberinde getirebilir. İlaçlanmayan meyve ağaçlarından bal üretiminin artışı, yerel tadların geri gelişi, sağlıklı beslenme, enerji ve su ekonomisi gibi. Gelecekte tüm Akdeniz ülkelerinde önemli derecede su sıkıntısı sorunu olacağı öngörülmektedir. Yerel koşullara uyumlu yerli çeşitlerin korunmasının ve yerel tarım yöntemlerinin irdelenmesinin bu açıdan da önemi büyüktür. İklim değişimi bugün basında önemli gündem maddelerinden biridir. Gelecekteki sorunları yerel kaynakların daha iyi değerlendirerek aşmaktan başka seçenek yoktur.

Öngörülen projede Muğla’nın yerel meyve ırklarının bir kültür ürünü olarak saptanması, yerel kaynaklar ve geçim ekonomisi çerçevesindeki yeri, yerli ırkların yerel adlarıyla tescili ve yerinde korunarak yerel kalkınmaya destek sağlayacak bir unsur haline getirilmesi öngörülmektedir. Eğitim çalışmalarının ilköğretim düzeyinden başlatılması, tanıtım yapılması ve bazı uygun cinslerin ex-situ olarak başka illerde, örneğin İstanbul Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi ile Ege Üniversitesi Botanik Bahçesi’nde, ayrıca organik tarım yapan çiftliklerde üretilmesi sağlanmaya çalışılacaktır. Proje alan araştırması 2007 yaz aylarında Ali Nihat Gökyiğit Vakfı (ANG Vakfı) desteğiyle sürdürülmüştür. Aralık 2007 tarihinden başlayarak ANG Vakfı'nın yanı sıra Birleşmiş Milletler Küçük Destek Fonu (UNDP-GEF-SGP) ve Turkish Cultural Foundation desteğiyle çalışmalar devam etmektedir.

Proje Ekibi:
Dr. Z. Füsun Ertuğ (Proje Yürütücüsü) – Arkeolog, Etnobotanik araştırmacısı- Alan araştırmasının denetlenmesi, koordinasyon ve veri tabanı tasarımı.
Mary P. Işın- Gıda tarihi araştırmacısı- Tarihi kaynakların araştırılmasından sorumlu.
Esin A. Işın- Metalurji ve Malzeme Mühendisi- Alan araştırmacısı.
Elisabeth Tüzün- Orientalist, dilbilimci- Alan Araştırmacısı (Datça).
Prof. Dr. Neş’e Bilgin- Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü- meyve örneklerinin moleküler araştırması.
Salih Kanoğlu- Orman Mühendisi- Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi- Alan araştırmasında ve saptanan türlerin yetiştirilmesinde katkı.

desen: Belkis Taşkeser, özgün desen, 2007

Pazar, Mayıs 13, 2007

Foto: Dr. Harald Böhmer


JOSEPHİNE POWELL'in ardından...


Josephine'i 19 Ocak 2007'de son 17 yıldır yaşadığı Cihangir'deki evinde 87 yaşında kaybettik, 25 Ocak'ta Feriköy Protestan Mezarlığı'nda toprağa verdik. 30 küsur yıllık bir dostu, yol gösterici ve hocamı kaybettim onunla. Josephine, masmavi gözlerinde pırıldayan araştırıcı zekası, duyarlığı, gezgin ruhu, gözlemci yeteneği, aldığı yanıtlarla yetinmeyen, sürekli okuyan ve araştıran kişiliğiyle kendine özgü bir kadındı. Fotoğrafçıydı, sosyal bilimciydi, gezgindi... sıkı bir sigara tiryakisiydi, özellikle Doğu'nun tütünlerini sarardı birbiri ardına. Bir garip Amerikalı'ydı, Doğu dünyasının büyüsünü, renklerini, yüzlerini, tarihi anıtlarını fotoğraflayarak dolaşan... Köylerde, kasabalarda, kentlerde, --evlerde, camilerde, pazarlarda-- rastladığı eserleri (ahşap ya da taş nesneler, gümüş takılar, ipek ya da yün dokumalar, kilimler, cicimler, çoraplar, örtüler) okşarcasına sever, inceler, fotoğrafını çeker, kimini satın alırdı. Giderek ilgisini dokuma ürünler ve dokuma aletleri üzerine, özellikle göçer dokumalarına yoğunlaştırdı. Anadolu'yu dolaşıp izlerini sürdü farklı aşiretlerin, motiflerin, yaratıcı kadınların... bu kadınlara özgü el sanatının tarihçesine, onu yaratanlara, onların bu kilimleri, yaygıları, çuvalları nasıl dokuyup hangi renk ve motifleri yanyana getirdiklerine kafa yordu.


Bir kadın olarak onların yapıp ettiği diğer herşeyi de fotoğraflamaya özen gösterdi. 35-40.000 fotoğraftan oluşan Anadolu arşivi, peynir yapan, çamaşır yıkayan, yemek pişiren, ekmek eden, pamuk atan, çocuğunun saçını ören, oturup cigarasını tüttüren, pazarda alışveriş eden, gelin olan, kına yakan, kilim dokuyan, kahkaha atan, ip eğiren yüzlerce, binlerce kadın fotoğrafı içerir. Bu özelliğiyle de benzersiz bir arşivdir. Josephine, 30 yıldır Anadolu'da derlediği dokumalar ve etnoğrafik ürünlerden oluşan koleksiyonunu, fotoğraf arşivini, alan notlarını ve kütüphanesini 2000'de bir merkez oluşturmak üzere Tarih Vakfı'na bağışladı. 2003'de Darphane'de tek tek eliyle yerleştirdiği kilimlerden, çuvallardan, çadırlar ve kimi malzemeden oluşan kısa süreli koleksiyon sergisi büyük ilgi çektiyse de Josephine'in düşlediği bir Anadolu Halk Kültürü Araştırmaları Merkezi için gereken maddi kaynaklar ve mekan sağlanamadı. Powell, ölümünden kısa bir süre önce tüm koleksiyonunu, Tarih Vakfı'nın da onayıyla kendi adına sergilenmek üzere Koç Vakfı'na devretti.

18 Nisan- 2 Mayıs 2007'de Yıldız Sarayı Silahhane bölümü'nde açılan "Renklere Kavuşmak: Josephine Powell Koleksiyonu'ndan Anadolu Kilimleri ve Dokuma Aletleri Sergisi" Josephine'in yıllardır düşlediği, hazırlandığı XI. Uluslararası Doğu Halı Konferansı'na (ICOC İstanbul'07) yetişti. Dünyanın dört bir yanından bu konferans için İstanbul'a gelen dostları, arkadaşları, onu göremese de, onun büyük bir emekle derlediği, herbiri ince bir işçilik, yaratıcılık, renk kompozisyonu ve bütünlük içeren

dokumalarının büyük bölümünü onarılmış halde görebildiler Silahhane'de. Bu çalışmaya emeği geçen herkesin eline sağlık. Koç Vakfı ve Sadberk Hanım Müzesi yönetimi, sergiyi yetiştirerek ve katalogları yayımlayarak önemli bir ilk görevi başarıyla tamamladılar. Umarım Josephine'in bu önemli bağışı, özellikle çok değerli fotoğraf arşivi ve alan notlarının tümü araştırmacılara bir an önce açılabilir. Hızla yitirilen Anadolu kültürel mirası üzerine çalışmak isteyecek araştırmacılar için Josephine'in koleksiyonu çok değerli bir kaynak; ayrıca onun tek başına neler derlemiş olduğunu görmek önemli bir motivasyon kaynağı olabilir.

Josephine, bence misyonunu henüz tamamlamadı, araştırmacı ruhu Cihangir'de, Göztepe'de, çok sevdiği yaylalarda, çadırlarda, çarşılarda dolanıp duruyor... ve hepimizi çağırıyor: "hadi, kentte oturup kalmayın, Anadolu'ya gidin, konuşun, bakın, araştırın, yazın...." Evet Josephine, haklısın...