Çarşamba, Ekim 12, 2011

ICEB 2009 YAYINLANDI


2009 yılı Eylül ayında Arjantin- Bariloche'da gerçekleştirilen V. Uluslararası Etnobotanik Kongresi sunumları bir kitapta toplandı. Maria Lelia Pochettino, Ana H. Ladio ve Patricia M. Arenas editörlüğünde geçekleşen yayın 2010 basımı, ancak birkaç gün önce elimize ulaştı.
2009 kongresi Traditions and Transformation in Ethnobotany başlıklıydı. K. Hüsnü Can Başer'in 'Wild Food Plants of Turkey' başlıklı makalesi (s.161-165) ile benim 'The Consumption of Flax: Postharvest Activities Linked to Linseed Oil Production in Turkey' (s.123-127) çalışmalarımızın yanı sıra 9 panel başlığı altında 90 kadar makale ve bir de tüm makaleleri içeren CD bulunmakta. 591 sayfa.

GOLA Derneğine Atölye Çalışması


GOLA Kültür Sanat ve Ekoloji Derneği üyeleri Doğu Karadeniz'de yerel meyve çeşitliliğini araştırmak üzere bir proje gerçekleştirmeye karar vermişler. Muğla Meyve Mirası Projesi'ne benzer bir uygulama yapma talebi ile geldiklerinde tüm ekip heyecanlandık. Bizim amaçlarımızdan biri Muğla'da başlanan pilot projenin Türkiye'nin her yöresinde uygulanması, yaygınlaşması idi. Bugüne dek kişisel uygulama talepleri olmuş, ancak bir grup tarafından benzer bir proje geliştirilmemişti.
1-2 Ekim 2011 de GOLA'nın Beyoğlu'ndaki dernek lokalinde Muğla Projesi'nin 2006-2011 çalışmalarını özetlediğimiz ve alan çalışma tekniklerini anlattığımız bir atölye gerçekleştirdik. Meyve Mirası çalışma grubu adına ben ve Neş'e Bilgin katıldık, Gola üye ve gönüllüleri de 15-20 kişi kadardı. İlk gün bizim geliştirip uyguladığımız araştırma yöntemleri, sonuçlar, karşılaşılan sorunlar ve üretttiğimiz çözümleri paylaştık. İkinci gün de daha çok genel etnobotanik yöntemleri ile hedeflerini ve herbaryum tekniklerini tartıştık. Atölye için Rize- Fındıklı'dan, Arhavi'den, Pazar'dan gelen gönüllüleri ve onların bu işe verdikleri önemi, coşkularını görünce bu ekibe 'el vermekten' biz de büyük kıvanç duyduk. Karadenizli bir grupla iki gün atölye çalışması yapmak, bir horona katılmak gibi yorucu ama çok keyifliydi. Karşılıklı bilgi paylaşımıyla zenginleştik, klemuri'nin güzel yemekleriyle ağzımız tatlandı, akşam yemeğinde türkülerle büyülendik ve yeni yeni dostlar edindik. Muğla'da karşılaştığımız ve kısmen kayıt altına alabildiğimiz zengin tarımsal çeşitliliğin benzerini Doğu Karadenizde saptayacaklarına hiç şüphemiz yok. Yolları açık olsun!
(Foto: Taner Kılınç)

KIRMIZI KANTARON HASADI

Ağustos ayı başında fitoterapist dostum Şaduman Karaca ziyarete geldiğinde bahçemde çok miktarda Kırmızı Kantaron (Centaurium erythraea) olduğunu farketti. Bu güzelim çiçeklerden bol bol toplayıp kurutmak üzere demetledik, astık. Pek çok derde deva bu tıbbi bitkiyi özellikle karışım olarak çaylarda kullanmayı öneriyor. Belirttiğine göre bu bitki metabolizmayı harekete geçirir, rahatlatır, iltihap dindirir, kanı temizler ve direncimizi arttırır. Iştahsızlık, mide zayıflığı ve mide rahatsızlıklarında yararlı olan bu bitki özellikle eğir kökü, sarı centiyan kökü, tıbbi papatya ve rezene ile karıştırılarak içilirse faydası artıyor. Uygulama için elbette önce bir uzmana danışmakta yarar var. Benim çalışmalarımda Bodrum'da da bir alt türünün (Centaurium erythraea Rafn. ssp. rhodense (Boiss. et Reuter) Melderis) Pembe Kantaron adıyla mide rahatsızlıklarında çay olarak içildiği kaydı vardı. Ayrıca sarı kantaron gibi zeytinyağında bekletildiğinde yara kapatıcı kullanımı da belirtilmişti. Rıdvan Polat'ın Edremit'te yaptığı çalışmada da zeytinyağında bekletilerek kullanıldığı kaydedilmişti. Türkiye'nin birçok yerinde tıbbi amaçlarla kullanılan bu bitkinin kendi bahçemde bu yıl bol miktarda açması sevindiriciydi. Ayrıca toplamaya kıyamadığım az miktarda Sarı Kantaron da (Hypericum perforatum L.) arılarım için doğal güçlendirici olarak açtı durdu bütün yaz.