Etnobotanikçilerin başı sagolsun:
İznik'te sepetçi ustası Ali Kurtay'ı kaybettik
İznik- Göllüceli sepetçi Ali dayı’nın vefatını
duyunca aklıma Yunus Emre’nin dizeleri geldi:
‘Bir garip ölmüş diyeler
Üç günden sonra duyalar
Soğuk su ile yuyalar
Şöyle garip bencileyin’
9 Ağustos 2012’de aramızdan ayrılan Ali Kurtay,
benim sevgili ‘sepetçi ustam’dı. İznik’te
bu mesleği
sürdüren son ustalardan biriydi. Kimsesiz değildi ama Göllüce köyündeki
evinde yalnız yaşardı. 82 yaşında birinin köy yerinde yalnız yaşaması
Anadolu’da az görülen bir olaydır. Doğduğu büyüdüğü köyünde oğlu, kızı,
torunları olmasına karşın tek başına yaşamını sürdürürdü. Karısı ölmüş,
çocukları evlenmişti, kimsenin yanına sığınmadan tek başına son gününe dek
sevdiği işini, sepetçiliği sürdürdü. Kimseye yük olmadan, ördüğü sepetlerle
harçlığını çıkararak yaşadı. Güler yüzünü, elinde sepetleriyle çarşıya
gelişini, pazarda ona rastlamayı, takılmayı çok özleyeceğim. Bana yaptığı
güzelim odun sepetini, sofrayı, bahçemde meyve sebze toplarken kullandığım
zeytin sepetlerini de özenle kullanmayı sürdüreceğim.
Fındıktan
çok güzel zeytin sepetleri örerdi. Arada nişan ve gelin sepeti, sofra, kiraz
tabağı dediği çeşitlemeleri de yaptığı olurdu, ama en çok yuvarlacık karınlı,
kısa saplı zeytin toplama sepetlerini severdim. Sepetin en zor kısmı olan ‘ağız
bağı’ denilen bitirme yerini son yıllarda plastik şeritlerle tamamlıyordu ve
benim de kendisine takılma nedenim buydu. ‘Ali usta, kolaya kaçma, şu plastik
şeritleri kullanma’ diye takılırdım ona, o ise bunların daha dayanıklı olduğunu
söylerdi.
Atölye
olarak kullandığı evinin avlusunda onunla sohbete gittiğimiz bir gün bize acılı
hayat öyküsünü anlattı, annesiyle babasının geçimsizliğinden, sevgi görememiş
oluşundan, hanımıyla da sevgi dolu bir ilişki kuramadığından yakındı.
Yakınmalarını bir süre sürdürdükten sonra da keyifli bir kahkaha atıp:
‘Yastıklar
minderler
Göllüceli
Kel Ali’ye
Kim
derler?
Seleci
sepetçi derler’
diye
kendi yazdığı bir mani söyledi. Kendisine adını sorana ‘Kel Ali’ ya da ‘Fındık
Kurdu’ derdi. Esprili, neşeli bir yanı vardı, en çok sevdiği şeylerden biri
televizyon kameralarıydı. TRT’nin yaptığı belgeselin yanı sıra birçok yerel
kanal da onu çekmişti ama hep bana ne zaman kameralarla geleceğimi sorup
dururdu. Bir sepet kursu yapmak üzere davetimi zar zor kabul etmişti, ancak
kadınların bu işe meraklı olduğunu duyunca ‘bu işi onlar yapamaz, dağa gidip
fındık biçemez, onu dilemezler’ demişti. Yine de malzemeleri kendisi hazırlama
koşuluyla sepet yapmayi öğretmeye istekliydi. Ne yazık ki bu kursu
gerçekleştiremedik, ona yeni öğrenciler kazandıramadık.
Torunu Tamer Kurtay ve yakınları onun aletlerini, fotoğraflarını ve geride kalan sepet malzemelerini verdiler. Göllüceli Halil İbrahim’e ve Tamer’e içtenlikle teşekkür ederim. Ali ustanın anısını ve sepetlerini İznik’te yaşatmaya çalışmayı ve ölümünden duyulan eksikliği birkaç satırla da olsa anmayı borç biliyorum. Temennim bu diyarın daha nice Ali ustalar yetiştirmesi ve güzelim sepetlere hasret kalmamamız. Eminim Ali dayı bu temennime içtenlikle katılacaktır.
Torunu Tamer Kurtay ve yakınları onun aletlerini, fotoğraflarını ve geride kalan sepet malzemelerini verdiler. Göllüceli Halil İbrahim’e ve Tamer’e içtenlikle teşekkür ederim. Ali ustanın anısını ve sepetlerini İznik’te yaşatmaya çalışmayı ve ölümünden duyulan eksikliği birkaç satırla da olsa anmayı borç biliyorum. Temennim bu diyarın daha nice Ali ustalar yetiştirmesi ve güzelim sepetlere hasret kalmamamız. Eminim Ali dayı bu temennime içtenlikle katılacaktır.